Clara: I've just finished reading that article on the decline of insect populations. It's truly alarming.
David: I read it too. The statistics on biomass loss are staggering. But I was surprised that it didn't focus more on the obvious culprits like pesticides.
Clara: ______
David: Exactly. The idea that light pollution disrupts their navigation and reproductive cycles was a perspective I hadn't considered before.
Strateji: Konuşmanın akışını ve David'in son cümlesindeki ipucunu kullanarak Clara'nın cevabını bulmalıyız. David, Clara'nın söylediği bir şeye "Exactly" (Kesinlikle) diyerek katılıyor ve bu fikri detaylandırıyor.
David (Eleştiri): Makale, pestisitler gibi "bariz suçlulara" yeterince odaklanmamış.
Clara (Boşluk): David'in eleştirisine bir cevap vermeli.
David (Katılma ve Detay): "Kesinlikle" diyor ve Clara'nın ima ettiği "daha az bariz" bir faktör olan "ışık kirliliğinin" kendisi için yeni bir bakış açısı olduğunu söylüyor.
İpucu: Clara'nın cevabı, makalenin asıl amacının "ışık kirliliği" gibi daha az bilinen faktörleri vurgulamak olduğunu belirtmelidir.
Manager: Tom, I've reviewed your proposal for the new marketing campaign. It's very ambitious.
Tom: Thank you. I believe a bold approach is what we need to capture a larger market share.
Manager: I agree with the vision, but I have some reservations about the budget. The projected costs are nearly double what we allocated.
Tom: ______
Manager: That's a good point. Show me a revised budget with a phased rollout, and we can discuss it further.
Strateji: Konuşma bir iş teklifi ve bütçesi üzerine. Müdürün bütçeyle ilgili "çekincelerine" (reservations) yapıcı bir çözüm sunan ve müdürün son cümlesindeki "aşamalı sunum" (phased rollout) fikrine yol açan cevabı bulmalıyız.
Müdür (Problem): Vizyonu beğeniyor ama bütçe çok yüksek.
Tom (Boşluk): Bu probleme yapıcı bir cevap vermeli.
Müdür (Çözüme Yönelik Adım): Tom'un söylediğini "iyi bir nokta" olarak kabul ediyor ve "aşamalı sunum" içeren revize bir bütçe istiyor.
İpucu: Tom'un cevabı, müdürün endişesini anladığını göstermeli ve "aşamalı uygulama" fikrini ortaya atmalıdır.
Sarah: Are you still planning on running the marathon this year?
Mark: I'm not sure. I've been following my training schedule, but I've had this persistent knee pain for the last two weeks.
Sarah: ______
Mark: You're probably right. I just don't want to feel like I'm giving up after all this hard work.
Strateji: Mark'ın "ısrarcı diz ağrısı" şikayetine verilebilecek en mantıklı ve sorumlu tavsiyeyi bulmalıyız. Mark'ın son cümlesi, bu tavsiyeye isteksizce de olsa katıldığını gösteriyor.
Mark (Problem): Antrenman yapıyor ama diz ağrısı var.
Sarah (Boşluk): Bu probleme bir tavsiye vermeli.
Mark (Kabul): "Muhtemelen haklısın" diyerek tavsiyeyi kabul ediyor, ancak "pes etmiş gibi" hissetmek istemediğini de ekliyor.
İpucu: Sarah'nın tavsiyesi, Mark'ın sağlığını ön planda tutan, dikkatli ve sorumlu bir öneri olmalıdır. Mark'ın son cümlesi, bu önerinin "yarıştan çekilmek" veya "ara vermek" gibi bir anlama geldiğini ima eder.
Professor: So, in conclusion, while the Industrial Revolution brought immense technological progress, its social cost was undeniably high.
Student: I see the point about poor working conditions and urbanization problems. But wasn't there also a significant rise in the overall standard of living in the long run?
Professor: ______
Student: I understand. So the benefits were not immediate or evenly distributed.
Strateji: Öğrencinin "uzun vadede yaşam standardının yükseldiği" yönündeki karşı argümanına, hem öğrencinin haklı olduğunu kabul eden hem de kendi ilk argümanını (yüksek sosyal maliyet) koruyan dengeli bir cevap bulmalıyız. Öğrencinin son cümlesi, profesörün cevabından ne anladığını özetler.
Profesör (İlk Argüman): Sosyal maliyet yüksekti.
Öğrenci (Karşı Argüman): Ama uzun vadede yaşam standardı da yükselmedi mi?
Profesör (Boşluk): Bu iki fikri uzlaştıran bir cevap vermeli.
Öğrenci (Sonuç): "Anlıyorum. Yani faydalar hemen veya eşit olarak dağıtılmadı."
İpucu: Profesörün cevabı, yaşam standardının yükseldiğini kabul etmeli, ancak bu yükselişin "hemen olmadığını" veya "herkes için olmadığını" belirtmelidir.
Amy: I'm thinking of adopting a pet. I've always wanted a dog.
Ben: That's great! They're wonderful companions. But have you considered the commitment? They require a lot of time, training, and expense.
Amy: ______
Ben: In that case, you seem well-prepared. I'm sure you'll be a fantastic dog owner.
Strateji: Ben'in, Amy'nin "hazırlıklı olup olmadığı" konusundaki endişesini gideren ve Ben'in son cümlesindeki "o halde iyi hazırlanmışsın" (In that case, you seem well-prepared) sonucuna varmasını sağlayan cevabı bulmalıyız.
Ben (Endişe): Bir köpeğin gerektirdiği bağlılığı (zaman, eğitim, masraf) düşündün mü?
Amy (Boşluk): Bu endişelere cevap vermeli.
Ben (İkna Olma): "O halde, iyi hazırlanmış görünüyorsun."
İpucu: Amy'nin cevabı, Ben'in listelediği tüm endişeleri (zaman, eğitim, masraf) düşündüğünü ve bunlara yönelik somut adımlar attığını göstermelidir.
Librarian: Can I help you find something?
Student: Yes, I'm looking for research on the psychological effects of social media, but I'm finding mostly news articles and opinion pieces.
Librarian: ______
Student: Oh, I wasn't aware of that. Thank you, that's incredibly helpful!
Strateji: Öğrencinin "akademik araştırma bulamama" sorununa, kütüphanecinin verebileceği en profesyonel ve çözüm odaklı cevabı bulmalıyız. Öğrencinin son cümlesi, bu cevabın kendisi için "yeni bir bilgi" olduğunu ve "çok yardımcı" olduğunu gösteriyor.
Öğrenci (Problem): Akademik araştırma yerine sadece haber makaleleri buluyor.
Kütüphaneci (Boşluk): Bu probleme bir çözüm/yönlendirme sunmalı.
Öğrenci (Teşekkür): "Bunun farkında değildim. Bu inanılmaz yardımcı oldu!"
İpucu: Kütüphanecinin cevabı, öğrencinin bilmediği, akademik kaynaklara ulaşmasını sağlayacak spesifik bir aracı veya yöntemi önermelidir.
Maria: This documentary on deep-sea life is fascinating. The creatures they're showing look completely alien.
Leo: I know, it's incredible to think they exist on our own planet. The pressure at those depths is immense.
Maria: ______
Leo: True, but they've evolved these unique biological mechanisms, like producing their own light, precisely to survive in that permanent darkness.
Strateji: Konuşma, derin deniz canlıları ve yaşadıkları zorlu ortam üzerine. Leo'nun son cümlesi, Maria'nın sorduğu bir probleme veya meraka cevap veriyor. Leo'nun cevabı, canlıların "kendi ışıklarını üreterek" hayatta kaldığını söylüyor. Bu, Maria'nın "karanlıkta" nasıl hayatta kaldıklarını merak ettiğini gösterir.
Leo (Tespit): O derinliklerdeki basınç çok yüksek.
Maria (Boşluk): Ortamın başka bir zorluğundan ve bu zorluğun canlılar için yarattığı bir sorundan bahsetmeli.
Leo (Açıklama): "Doğru, ama..." diyerek Maria'nın belirttiği zorluğu kabul ediyor ve bu zorluğa karşı geliştirdikleri bir adaptasyonu (kendi ışıklarını üretme) açıklıyor.
İpucu: Maria'nın cümlesi, "karanlık" ve bu karanlıkta "hayatta kalma" (besin veya eş bulma gibi) sorununu içermelidir.
Interviewer: Your latest novel deals with artificial intelligence. What draws you to that theme?
Author: I'm fascinated by the question of what it means to be human. AI provides a perfect mirror to explore that.
Interviewer: ______
Author: Precisely. By creating a non-human consciousness, we are forced to define what makes our own consciousness unique—is it emotion, creativity, or something else entirely?
Strateji: Yazar, yapay zekayı (AI) "insan olmanın ne anlama geldiğini" keşfetmek için bir "ayna" olarak kullandığını söylüyor. Mülakatçının sorusu, yazarın bu fikrini yorumlamalı ve yazarın "Precisely" (Kesinlikle) diyerek onaylayacağı bir çıkarım yapmalıdır. Yazarın son cümlesi, bu "ayna" metaforunu daha da açar.
Yazar (Fikir): AI, insanlığı keşfetmek için bir aynadır.
Mülakatçı (Boşluk): Yazarın bu fikrini yorumlayan bir soru veya ifade sunmalı.
Yazar (Onay ve Detay): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve insan olmayan bir bilinç yaratarak kendi bilincimizin neyin "benzersiz" olduğunu tanımlamak zorunda kaldığımızı açıklar.
İpucu: Mülakatçının cümlesi, yazarın "ayna" metaforunu "insanlığın doğasını incelemek için edebi bir araç" olarak doğru bir şekilde yorumlamalıdır.
Emily: I'm really struggling to keep up with my online courses. There are so many distractions at home.
Jake: I know what you mean. It's hard to stay focused without the structure of a classroom.
Emily: ______
Jake: That's a great idea. Creating a dedicated space and a fixed schedule might bring back some of that much-needed structure.
Strateji: Konuşma, evden çalışırken odaklanma sorunu ve "sınıf yapısının" (structure of a classroom) eksikliği üzerine. Jake'in son cümlesi, Emily'nin önerdiği bir fikri "harika bir fikir" olarak nitelendiriyor ve bu fikri "özel bir alan yaratmak" (dedicated space) ve "sabit bir program" (fixed schedule) olarak özetliyor. Emily'nin cevabı bu iki unsuru içermelidir.
Jake (Problem Tespiti): Sınıf yapısı olmadan odaklanmak zor.
Emily (Boşluk): Bu "yapı eksikliği" sorununa bir çözüm önermeli.
Jake (Onay ve Özet): Emily'nin fikrini onaylıyor ve bu fikri "özel bir alan" ve "sabit bir program" olarak özetliyor. Bunların "ihtiyaç duyulan yapıyı" geri getirebileceğini söylüyor.
İpucu: Emily'nin cevabı, hem "özel bir çalışma alanı" hem de "sabit bir program" oluşturma fikrini içermelidir.
Patient: Doctor, I've been feeling constantly tired for months, no matter how much I sleep.
Doctor: I see. Fatigue can be a symptom of many different things. We'll need to run some tests to narrow down the possibilities. First, I'd like to do a full blood panel.
Patient: ______
Doctor: Yes, it's a comprehensive test that checks your red and white blood cell counts, as well as your iron levels and thyroid function, which are common culprits for fatigue.
Strateji: Doktor, "tam kan paneli" (full blood panel) yapılmasını öneriyor. Hastanın boşluktaki ifadesinden sonra doktor, "Evet" diyerek başlıyor ve bu testin "ne işe yaradığını" (kan hücreleri, demir seviyeleri, tiroid fonksiyonu gibi şeyleri kontrol ettiğini) açıklıyor. Hastanın sorusu, bu açıklamayı gerektirecek bir soru olmalıdır.
Doktor (Öneri): Tam kan paneli yapmak istiyorum.
Hasta (Boşluk): Bu öneri hakkında bir soru sormalı veya yorum yapmalı.
Doktor (Açıklama): "Evet" diyor ve kan panelinin neyi kontrol ettiğini detaylandırıyor.
İpucu: Hastanın sorusu, "kan panelinin neyi göstereceği" veya "ne olduğu" ile ilgili olmalıdır.
Jane: I just watched a documentary about deep-sea exploration. The pressure at those depths is immense, crushing submarines that aren't properly designed.
Leo: It's an incredibly hostile environment. And there's the total darkness to consider as well.
Jane: ______
Leo: Exactly. They create their own light for hunting, communication, and defense. It's a perfect example of adaptation to extreme conditions.
Strateji: Leo, derin denizdeki "zifiri karanlıktan" bahsediyor. Jane'in sorusu, bu "karanlık" sorununa canlıların nasıl bir çözüm bulduğuyla ilgili olmalı. Leo'nun son cümlesi, "Exactly" diyerek bu soruya cevap veriyor ve canlıların "kendi ışıklarını yarattıklarını" (create their own light) açıklıyor.
Leo (Problem): Orada zifiri karanlık var.
Jane (Boşluk): Bu karanlıkta canlıların nasıl hayatta kaldığını sormalı.
Leo (Cevap): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve cevabı verir: Kendi ışıklarını yaratıyorlar.
Customer: I'd like to book a flight to Istanbul for next month.
Travel Agent: Of course. I have a direct flight on the 15th with Turkish Airlines for 300 euros, or one with a layover in Munich on Lufthansa for 220 euros.
Customer: ______
Travel Agent: I understand. The direct flight it is, then. Let me just confirm that for you.
Strateji: Acente, müşteriye iki seçenek sunuyor: pahalı ama "direkt" bir uçuş ve ucuz ama "aktarmalı" (layover) bir uçuş. Müşterinin cevabı, bu iki seçenekten birini seçtiğini belirtmeli. Acentenin son cümlesi, "Anlıyorum. O zaman direkt uçuş olsun." diyerek müşterinin seçimini onaylıyor.
Acente (Seçenekler): Direkt ama pahalı mı, aktarmalı ama ucuz mu?
Müşteri (Boşluk): Bir seçim yapmalı.
Acente (Onay): "O zaman direkt uçuş olsun."
Project Manager: The deadline for the software launch is approaching, and the development team is behind schedule.
Lead Developer: I'm aware of the situation. We encountered an unexpected bug that took a long time to resolve.
Project Manager: ______
Lead Developer: Yes, I've already reallocated some tasks and authorized overtime for the next two weeks. I'm confident we can still meet the deadline.
Strateji: Geliştirici, gecikmenin nedenini "beklenmedik bir hata" olarak açıklıyor. Proje yöneticisinin cevabı, hem anlayışlı olmalı hem de bir "çözüm" veya "plan" talep etmelidir. Geliştiricinin son cümlesi, "Evet" diyerek bu talebe cevap verir ve tam olarak bu "planı" (görevleri yeniden dağıtma, fazla mesai) açıklar.
Geliştirici (Neden): Beklenmedik bir hata yüzünden geciktik.
Yönetici (Boşluk): Anlayış göstermeli ve bir çözüm planı sormalı.
Geliştirici (Plan): "Evet" diyor ve planını (yeniden görevlendirme, fazla mesai) açıklıyor.
Susan: I've been reading about the importance of gut health. It seems the microbiome affects everything, from digestion to mood.
Tom: It's a fascinating area of research. I've started incorporating more probiotic foods into my diet.
Susan: ______
Tom: Well, things like yogurt, kefir, sauerkraut, and kimchi are excellent natural sources.
Strateji: Tom, diyetine "daha fazla probiyotik gıda" eklediğini söylüyor. Susan'ın cevabı, bu spesifik konu hakkında bir soru sormalıdır. Tom'un son cümlesi, "Well..." diyerek bu soruya cevap verir ve tam olarak bu "probiyotik gıdalara örnekler" (yoğurt, kefir vb.) listeler.
Tom (Eylem): Probiyotik gıdalar eklemeye başladım.
Susan (Boşluk): Bu gıdaların ne olduğunu sormalı.
Tom (Örnekler): Probiyotik gıdalara örnekler (yoğurt, kefir) veriyor.
Journalist: Mayor, your administration has faced criticism for the city's worsening traffic problems.
Mayor: We are aware of the challenges, and we have a comprehensive plan to address them.
Journalist: ______
Mayor: It's a multi-pronged approach. We are expanding the subway lines, creating more dedicated bus lanes, and investing in a city-wide bike-sharing program.
Strateji: Belediye başkanı, trafik sorununu çözmek için "kapsamlı bir planları" (comprehensive plan) olduğunu iddia ediyor. Gazetecinin sorusu, bu belirsiz "plan" hakkında detay istemelidir. Başkanın son cümlesi, tam olarak bu "planın bileşenlerini" (metro hatlarını genişletme, otobüs şeritleri, bisiklet paylaşımı) listeliyor.
Başkan (İddia): Kapsamlı bir planımız var.
Gazeteci (Boşluk): Bu planın içeriğini sormalı.
Başkan (Açıklama): Planın çok yönlü yaklaşımını ve bileşenlerini (metro, otobüs, bisiklet) açıklıyor.
Olivia: This exhibition on Impressionist art is wonderful. I particularly love Monet's work.
James: Me too. His ability to capture the changing light and atmosphere is unparalleled.
Olivia: ______
James: I know what you mean. His paintings of the Rouen Cathedral at different times of day are a perfect example of that obsession.
Strateji: James, Monet'nin "değişen ışığı ve atmosferi" yakalama yeteneğini övüyor. Olivia'nın cevabı, bu fikri daha da derinleştiren felsefi bir yorum olmalı. James'in son cümlesi, "Ne demek istediğini biliyorum" diyerek bu yoruma katılıyor ve bu "takıntıya" (obsession) bir örnek veriyor (Rouen Katedrali serisi).
James (Tespit): Değişen ışığı ve atmosferi yakalamada eşsiz.
Olivia (Boşluk): Bu tespiti yorumlayarak derinleştirmeli.
James (Onay ve Örnek): Olivia'nın yorumuna katılıyor ve onun "an" takıntısına bir örnek veriyor.
Sarah: I need to write a 10-page research paper, and I don't know where to begin. The topic is so broad.
Librarian: That's a common challenge. The first step is to narrow your topic down to a specific research question.
Sarah: ______
Librarian: Well, instead of "The History of the Roman Empire," you could focus on something like "What was the economic impact of the Second Punic War on Roman agriculture?" It gives you a clear focus.
Strateji: Kütüphaneci, Sarah'ya "geniş" olan konusunu "spesifik bir araştırma sorusuna" daraltmasını öneriyor. Sarah'nın cevabı, bu soyut tavsiyeyi somutlaştırmak için bir talep olmalıdır. Kütüphanecinin son cümlesi, "Well..." diyerek bu talebe cevap verir ve tam olarak bir "örnek" sunar (genel "Roma Tarihi" yerine spesifik "İkinci Pön Savaşı'nın ekonomik etkisi" sorusu).
Kütüphaneci (Tavsiye): Konunu spesifik bir soruya daralt.
Sarah (Boşluk): Bu tavsiyenin ne anlama geldiğine dair bir örnek istemeli.
Kütüphaneci (Örnek): Geniş bir konu ile daraltılmış bir araştırma sorusu örneği veriyor.
Manager: The quarterly report shows our sales are flat. We need a new strategy to boost growth.
Marketing Lead: I agree. Our current advertising is reaching a wide audience, but it doesn't seem to be converting into sales.
Manager: ______
Marketing Lead: That's a great idea. By focusing on a specific demographic that is most likely to buy our product, our marketing will be much more effective.
Strateji: Pazarlama lideri, sorunun "geniş bir kitleye ulaşmalarına rağmen satışa dönüştürememeleri" olduğunu teşhis ediyor. Müdürün cevabı, bu teşhise dayalı bir "strateji değişikliği" önermelidir. Pazarlama liderinin son cümlesi, bu öneriyi "harika bir fikir" olarak onaylıyor ve bu fikrin "belirli bir demografiye odaklanmak" (focusing on a specific demographic) olduğunu belirtiyor.
Pazarlama Lideri (Problem): Geniş kitleye ulaşıyoruz ama satış yapamıyoruz.
Müdür (Boşluk): Bu probleme yönelik bir strateji değişikliği önermeli.
Pazarlama Lideri (Onay): Fikri onaylıyor ve "belirli bir demografiye odaklanmanın" pazarlamayı daha etkili kılacağını söylüyor.
Ben: I can't keep up with all the new TV series everyone is talking about. There are just too many streaming services.
Laura: It's true, we're in an era of "peak TV." The sheer volume is overwhelming.
Ben: ______
Laura: Definitely. There's a lot of mediocre content out there, but some of the best television ever made is being produced right now.
Strateji: Konuşma, günümüzdeki TV dizilerinin "çokluğu" (quantity) üzerine. Laura, bu durumu "ezici bir hacim" (sheer volume is overwhelming) olarak nitelendiriyor. Ben'in sorusu, bu "nicelik" artışının "niteliğe" (quality) nasıl yansıdığını sorgulamalıdır. Laura'nın son cümlesi, bu soruya cevap verir: "çok fazla vasat içerik var, ama aynı zamanda şimdiye kadar yapılmış en iyi televizyonlardan bazıları da üretiliyor."
Laura (Tespit): Çok fazla dizi var.
Ben (Boşluk): Bu çokluğun kaliteye etkisini sorgulamalı.
Laura (Cevap): Bu soruya cevap vererek hem vasat içeriklerin hem de çok kaliteli içeriklerin olduğunu söylüyor.
Doctor: Your blood pressure is a bit high. I'd like you to monitor it at home for the next two weeks.
Patient: Okay. Is there anything I should be doing in the meantime?
Doctor: ______
Patient: I see. I'll focus on reducing my salt intake and try to go for a walk every day. Thank you, doctor.
Strateji: Hasta, tansiyonunu izlerken "bu arada ne yapması gerektiğini" soruyor. Doktorun cevabı, yaşam tarzıyla ilgili "spesifik tavsiyeler" içermelidir. Hastanın son cümlesi, "Anlıyorum" diyerek bu tavsiyeleri anladığını gösteriyor ve bu tavsiyeleri özetliyor: "tuz alımımı azaltmaya odaklanacağım" ve "her gün yürüyüşe çıkmaya çalışacağım".
Hasta (Soru): Bu arada ne yapmalıyım?
Doktor (Boşluk): Yaşam tarzı tavsiyeleri vermeli.
Hasta (Özet): Doktorun verdiği tavsiyeleri (tuzu azaltmak, yürüyüş yapmak) anladığını ve uygulayacağını söylüyor.
Liam: I'm trying to learn a new programming language, Python, but I'm finding it quite difficult to grasp the logic.
Chloe: It can be tricky at first. I found that working on small, practical projects helped me more than just reading theory.
Liam: ______
Chloe: Exactly. It forces you to actually apply the concepts, and you learn by solving real problems.
Strateji: Chloe, Python öğrenmenin zorluğuna bir çözüm öneriyor: "teori okumak yerine küçük, pratik projeler üzerinde çalışmak". Liam'in cevabı, Chloe'nin bu tavsiyesinin "arkasındaki felsefeyi" yorumlamalıdır. Chloe'nin son cümlesi, "Exactly" diyerek bu yorumu onaylar ve pratik yapmanın "kavramları gerçekten uygulamaya zorladığını" söyleyerek fikri detaylandırır.
Chloe (Tavsiye): Teori yerine pratik projeler yap.
Liam (Boşluk): Bu tavsiyenin altındaki öğrenme felsefesini yorumlamalı.
Chloe (Onay): "Kesinlikle" diyor ve pratik yapmanın faydalarını açıklıyor.
Investor: I've reviewed your start-up's financial projections. They seem very optimistic.
Founder: We believe they are achievable. Our market research indicates a strong demand for our product.
Investor: ______
Founder: A fair question. We have a detailed marketing strategy outlined on page 12 of the business plan, focusing on targeted digital advertising and partnerships with key influencers.
Strateji: Kurucu, "güçlü bir talep" olduğunu söyleyerek iyimser tahminlerini savunuyor. Yatırımcının cevabı, bu savunmadaki bir "boşluğu" veya "bir sonraki adımı" sorgulamalıdır. Kurucunun son cümlesi, "Bu adil bir soru" diyerek bu sorgulamayı kabul ediyor ve tam olarak bu boşluğu dolduran "pazarlama stratejisini" (marketing strategy) açıklıyor.
Kurucu (Savunma): Ürünümüz için güçlü bir talep var.
Yatırımcı (Boşluk): "Talep olması yeterli değil, bu talebe nasıl ulaşacaksınız?" diye sormalı.
Kurucu (Cevap): Bu "ulaşma" sorusunu adil bulur ve "pazarlama stratejisini" açıklar.
Tom: The city announced its plan to build a new public library. I think it’s a wonderful idea.
Jane: I agree in principle, but I saw the proposed location. It's in an industrial area, far from any residential neighborhoods.
Tom: ______
Jane: Exactly. A library should be a central, easily reachable community hub, not a remote destination.
Strateji: Jane, yeni kütüphane fikrine katılıyor ama "konumunu" (location) eleştiriyor. Tom'un cevabı, Jane'in bu spesifik "konum eleştirisine" katıldığını göstermelidir. Jane'in son cümlesi, "Exactly" diyerek Tom'un yorumunu onaylıyor ve kütüphanenin "merkezi ve kolay ulaşılabilir" olması gerektiğini vurguluyor.
Jane (Eleştiri): Konumu kötü, yerleşim yerlerinden uzak.
Tom (Boşluk): Bu "erişim" sorununa katıldığını belirtmeli.
Jane (Onay): "Kesinlikle" diyor ve kütüphanenin "kolay ulaşılabilir" olması gerektiğini tekrarlıyor.
Olivia: I’m trying to learn photography, but I’m struggling to understand the relationship between aperture, shutter speed, and ISO.
David: They are the three pillars of exposure. It can be confusing at first.
Olivia: ______
David: That's a perfect analogy. Changing one element, like opening the aperture to let in more light, means you have to adjust the others, like using a faster shutter speed, to maintain a balanced exposure.
Strateji: David, bu üç ayarın "pozlamanın üç sütunu" olduğunu söylüyor. Olivia'nın cevabı, bu soyut ilişkiyi anlaşılır bir "benzetme" veya "yorum" ile ifade etmelidir. David'in son cümlesi, "Bu mükemmel bir benzetme" (That's a perfect analogy) diyerek Olivia'nın yorumunu onaylar ve bu "dengeleme" eyleminin nasıl çalıştığını bir örnekle açıklar.
David (Açıklama): Onlar pozlamanın üç sütunudur.
Olivia (Boşluk): Bu üçlü ilişkiyi bir "dengeleme eylemi" olarak yorumlamalı.
David (Onay): "Bu mükemmel bir benzetme" diyerek onaylar ve bu dengelemenin nasıl çalıştığını açıklar.
Journalist: Your new book argues that automation might not lead to the mass unemployment that many predict. That's a controversial stance.
Economist: It is, but I believe the focus on job destruction is misplaced. We should be looking at task transformation.
Journalist: ______
Economist: Exactly. Automation will handle the repetitive, data-driven parts of a job, freeing up humans to focus on the creative, strategic, and empathetic aspects that machines cannot replicate.
Strateji: Ekonomist, "işlerin yok olması" yerine "görevlerin dönüşümüne" (task transformation) odaklanmamız gerektiğini söyleyerek yeni bir kavram ortaya atıyor. Gazetecinin sorusu, bu yeni kavrama yönelik bir açıklama talebi olmalıdır. Ekonomistin son cümlesi, "Exactly" (Kesinlikle) diyerek bu talebe cevap verir ve kavramı açıklar.
Ekonomist (Yeni Fikir): Sorun işlerin yok olması değil, görevlerin dönüşümü.
Gazeteci (Boşluk): Bu yeni ve biraz belirsiz "görev dönüşümü" fikri hakkında bir soru sormalı.
Ekonomist (Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve ardından otomasyonun "tekrarlayan" görevleri üstlenip insanları "yaratıcı, stratejik" görevlere serbest bırakacağını söyleyerek "görev dönüşümünü" tanımlar.
İpucu: Gazetecinin sorusu, doğrudan "task transformation" teriminin ne anlama geldiğini sormalıdır.
Anna: I'm trying to reduce my plastic waste, but it feels almost impossible. Everything seems to be wrapped in it.
Liam: It's a huge challenge. I've found that focusing on a few key areas, like using reusable bags and water bottles, makes a difference.
Anna: ______
Liam: Exactly. It’s not about achieving perfection overnight, but about making consistent, small changes that add up over time.
Strateji: Anna'nın "imkansız hissettiren" sorununa Liam "birkaç kilit alana odaklanarak" bir çözüm öneriyor. Anna'nın cevabı, Liam'ın bu "küçük adımlar" yaklaşımını benimsediğini göstermeli. Liam'ın son cümlesi, "mükemmellik değil, tutarlı, küçük değişiklikler" diyerek bu fikri pekiştiriyor.
Liam (Öneri): Her şeye odaklanmak yerine birkaç anahtar alana odaklan.
Anna (Boşluk): Liam'ın bu yaklaşımına bir tepki vermeli.
Liam (Onay ve Genişletme): "Kesinlikle" diyerek Anna'nın yorumuna katılıyor ve "küçük değişikliklerin zamanla birikmesi" fikrini vurguluyor.
İpucu: Anna'nın cevabı, Liam'ın "küçük adımlarla başlama" stratejisini anladığını ve olumlu karşıladığını göstermelidir.
Dr. Evans: The satellite data from the Antarctic ice sheet is concerning. The rate of melting is accelerating faster than our models predicted.
Dr. Chen: I agree. The ice shelves that buttress the glaciers are weakening, which could have serious implications.
Dr. Evans: ______
Dr. Chen: Precisely. If those glaciers were to slide into the ocean unimpeded, the rise in global sea levels would be catastrophic.
Strateji: Dr. Chen, buzullara "destek olan" (buttress) buz sahanlıklarının zayıfladığını söylüyor. Dr. Evans'ın cevabı, bu teknik ifadenin ne anlama geldiğini bir benzetme ile yorumlamalıdır ki Dr. Chen "Precisely" (Kesinlikle) diyerek bu yorumu onaylayabilsin. Dr. Chen'in son cümlesi, bu desteğin kalkması durumunda olacakları açıklıyor.
Dr. Chen (Tespit): Buzullara destek olan buz sahanlıkları zayıflıyor.
Dr. Evans (Boşluk): Bu tespiti yorumlayan veya açıklığa kavuşturan bir ifade sunmalı.
Dr. Chen (Onay ve Sonuç): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve bu "destek" olmadan buzulların okyanusa kayması durumunda deniz seviyelerinin feci şekilde yükseleceğini söyler.
İpucu: Dr. Evans'ın cümlesi, Dr. Chen'in "buttress" (destek) kelimesini bir "fren" (brake) metaforuyla doğru bir şekilde yorumlamalıdır.
Chloe: I’m trying to learn Spanish using this new language app.
Marco: How is it going? I find those apps are good for vocabulary but not so much for conversational skills.
Chloe: ______
Marco: That’s the perfect combination. The app builds your foundation, and the conversation practice makes it real.
Strateji: Marco, dil öğrenme uygulamalarının "konuşma becerileri" için yetersiz olduğunu belirterek bir eksiklikten bahsediyor. Chloe'nin cevabı, bu eksikliği nasıl giderdiğini açıklamalıdır. Marco'nun son cümlesi, Chloe'nin bahsettiği iki yöntemi "mükemmel bir kombinasyon" olarak nitelendiriyor.
Marco (Eleştiri): Uygulamalar kelime için iyi ama konuşma için değil.
Chloe (Boşluk): Marco'nun eleştirisine katılmalı ve bu sorunu nasıl çözdüğünü anlatmalı.
Marco (Onay): Chloe'nin yaklaşımını "mükemmel bir kombinasyon" olarak övüyor: "uygulama temel oluşturur, konuşma pratiği ise onu gerçek kılar."
İpucu: Chloe'nin cevabı, hem uygulamayı kullandığını kabul etmeli hem de konuşma pratiği için ek bir şey yaptığını belirtmelidir.
Patient: I read online that I should be taking high doses of Vitamin C to prevent colds.
Doctor: There's a lot of popular belief around that, but the clinical evidence is quite weak.
Patient: ______
Doctor: Exactly. While some studies show a very modest reduction in the duration of a cold, there's no strong evidence that it prevents them in the general population. A balanced diet is far more beneficial.
Strateji: Doktor, yüksek doz C vitamininin soğuk algınlığını önlediğine dair "klinik kanıtların zayıf olduğunu" söylüyor. Hastanın cevabı, doktorun bu ifadesini doğru bir şekilde yorumlamalı ve doktorun "Exactly" (Kesinlikle) diyerek onaylayacağı bir çıkarım yapmalıdır. Doktorun son cümlesi, bu zayıf kanıtın ne anlama geldiğini detaylandırır.
Doktor (Bilgi): Klinik kanıtlar zayıf.
Hasta (Boşluk): Bu "zayıf kanıt" ifadesinin ne anlama geldiğini yorumlamalı.
Doktor (Onay ve Açıklama): "Kesinlikle" diyerek hastanın yorumunu onaylar ve kanıtların ne kadar "mütevazı" (modest) olduğunu, önlemede ise güçlü bir kanıt olmadığını açıklar.
İpucu: Hastanın cümlesi, C vitamininin popüler inanışın aksine bir "mucize tedavi" olmayabileceği sonucuna varmalıdır.
Historian 1: I argue that the fall of the Western Roman Empire was primarily caused by internal decay—political corruption, economic instability, and social strife.
Historian 2: While those were certainly significant factors, I believe you're underestimating the external pressures.
Historian 1: ______
Historian 2: Precisely. The relentless waves of invasions by Germanic tribes and the Huns fundamentally weakened the empire's ability to govern and defend its borders. The internal problems simply made it more vulnerable to these external attacks.
Strateji: İkinci tarihçi, birinci tarihçinin tezine karşı çıkarak "dış baskıları" (external pressures) hafife aldığını söylüyor. Birinci tarihçinin cevabı, bu yeni fikre yönelik bir soru veya yorum olmalı. İkinci tarihçinin son cümlesi, "Precisely" (Kesinlikle) diyerek bu soruya cevap veriyor ve "dış baskıların" neler olduğunu (Germen ve Hun istilaları) listeliyor.
Tarihçi 2 (Karşı Argüman): Dış baskıları hafife alıyorsun.
Tarihçi 1 (Boşluk): Bu "dış baskılar" hakkında bir soru sormalı veya açıklama istemeli.
Tarihçi 2 (Açıklama): "Kesinlikle" diyor ve bu dış baskıların ne olduğunu (Germen ve Hun istilaları) açıklıyor.
İpucu: Birinci tarihçinin sorusu, "dış baskıların" neler olduğunu öğrenmeye yönelik olmalıdır.
Memory is not a single, monolithic entity; it is a complex set of processes involving encoding, storage, and retrieval of information. Psychologists distinguish between different types of memory, such as short-term and long-term memory. Short-term memory holds a small amount of information for a brief period. ______. This transfer is not automatic and is often facilitated by processes like rehearsal and meaningful association, which strengthen the neural pathways associated with the memory.
Strateji: Paragraf, kısa süreli ve uzun süreli bellek ayrımını yapıyor. Boşluktan önceki cümle "kısa süreli belleği" tanımlıyor. Boşluktan sonraki cümle ise "bu transferin" (this transfer) nasıl gerçekleştiğini açıklıyor. Demek ki boşluğa, kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe bir "transfer" olması gerektiğini belirten cümle gelmelidir.
Cümle, kısa süreli belleğin işlevini tanımlar: az bilgiyi kısa süre tutmak.
Cümle, "This transfer..." ("Bu transfer...") diye başlar ve bu transferi kolaylaştıran süreçleri (tekrar, anlamlı ilişkilendirme) anlatır.
The scientific method is a systematic process that has guided scientific inquiry for centuries. It typically begins with an observation, which leads to the formulation of a question and a testable hypothesis. Experiments are then designed and conducted to gather data. ______. If the results support the hypothesis, it may become part of a larger theory; if not, the hypothesis must be revised or rejected, and the process begins anew.
Strateji: Paragraf, bilimsel yöntemin "adım adım" ilerleyen bir "süreç" olduğunu anlatıyor. Boşluktan önceki cümle "veri toplama" adımını anlatıyor. Boşluktan sonraki cümle ise "sonuçların hipotezi destekleyip desteklemediğini" değerlendirme adımını anlatıyor. Boşluğa, bu iki adım arasında mantıksal olarak yer alan cümle gelmelidir.
Cümle, sürecin "veri toplama" (gather data) aşamasında olduğunu belirtir.
Cümle, "sonuçların" (results) hipotezi destekleyip desteklemediğini değerlendirerek bir sonraki aşamaya (teori oluşturma veya hipotezi revize etme) geçişi anlatır.
Conspiracy theories often thrive in times of uncertainty and social anxiety. They offer simple, appealing explanations for complex and distressing events, typically by attributing them to the secret actions of a powerful, malevolent group. While they may provide a sense of understanding and control to those who believe them, they can have pernicious societal effects. ______. This can lead to the erosion of trust in established institutions like science, media, and government, and in some cases, can incite real-world violence.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, komplo teorilerinin "zararlı toplumsal etkileri" olabileceğini "genel" olarak belirtiyor. Boşluktan sonraki cümle ise bu etkilerin "spesifik" sonuçlarını (kurumlara güvensizlik, şiddet) anlatıyor. Boşluğa, bu genel etki ile spesifik sonuçlar arasında bir köprü kuran, etkiyi daha da detaylandıran bir cümle gelmelidir.
Cümle, bu teorilerin "tehlikeli toplumsal etkileri" (pernicious societal effects) olabileceğini söyler.
Cümle, "This..." ("Bu...") diye başlar ve bu etkinin nasıl "kurumlara olan güvenin aşınmasına" (erosion of trust in established institutions) yol açtığını açıklar.
The Byzantine Empire, which emerged from the eastern half of the Roman Empire, endured for over a thousand years. Its capital, Constantinople, was a major center of trade, art, and learning, preserving much of the classical knowledge of Greece and Rome throughout the Middle Ages. The empire was renowned for its sophisticated bureaucracy, its powerful military, and its magnificent artistic achievements, such as the mosaics of the Hagia Sophia. ______. Constant warfare with its neighbors, internal political instability, and the rise of new powers like the Seljuk Turks and later the Ottoman Turks gradually weakened its foundations.
Strateji: Boşluktan önceki cümleler, Bizans İmparatorluğu'nun "güçlü ve başarılı" yönlerini (gelişmiş bürokrasi, güçlü ordu, sanatsal başarılar) anlatıyor (olumlu). Boşluktan sonraki cümle ise imparatorluğu "zayıflatan" faktörleri (sürekli savaşlar, iç istikrarsızlık) sıralıyor (olumsuz). Bu olumlu tablodan olumsuz tabloya geçişi sağlayan bir zıtlık cümlesi bulmalıyız.
Cümleler imparatorluğun "gelişmiş", "güçlü" ve "muhteşem" özelliklerini vurgular.
Cümle, imparatorluğun temellerini "giderek zayıflatan" (gradually weakened its foundations) bir dizi sorunu listeler.
In ecology, a niche refers to the specific role an organism plays within its ecosystem. This includes not just its habitat, or where it lives, but also what it eats, what eats it, and how it interacts with other species and the physical environment. No two species can occupy the exact same niche in the same habitat for long. ______. This principle, known as competitive exclusion, states that one of the two competing species will inevitably be more efficient and will eventually eliminate the other from that habitat.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, "iki türün aynı nişi uzun süre işgal edemeyeceği" kuralını koyuyor. Boşluktan sonraki cümle ise bu durumun sonucunu (rekabetçi dışlanma) açıklıyor. Boşluğa, bu kuralın "nedenini" veya "sonucunu" açıklayan bir cümle gelmelidir.
Cümle, iki türün aynı nişi paylaşamayacağını kesin bir dille belirtir.
Cümle, "bu ilkenin" (This principle) adını koyar (rekabetçi dışlanma) ve sonucunu açıklar: daha verimli olan tür diğerini yok eder.
Free-market capitalism is an economic system based on private ownership of the means of production and their operation for profit. In its purest form, it is characterized by minimal government intervention, allowing the laws of supply and demand to set prices and allocate resources. Proponents argue that this system fosters competition, innovation, and efficiency, leading to economic growth and prosperity. ______. They point to issues such as income inequality, the formation of monopolies, and the failure of the market to account for environmental costs, also known as externalities.
Strateji: Paragraf, serbest piyasa kapitalizminin hem olumlu hem de olumsuz yönlerini ele alan dengeli bir yapıya sahiptir. Boşluktan önceki cümle "destekçilerin" (proponents) olumlu argümanlarını sunar. Boşluktan sonraki cümle ise "eleştirmenlerin" (critics) olumsuz argümanlarını (gelir eşitsizliği, tekeller) listeler. Boşluğa, bu olumlu görüşten olumsuz görüşe geçişi sağlayan bir zıtlık cümlesi gelmelidir.
Cümle, sistemin "rekabeti, yeniliği ve verimliliği" teşvik ettiğini söyleyerek olumlu yönleri vurgular.
Cümle, "They..." ("Onlar...") diye başlar ve bu "onların" işaret ettiği sorunları (gelir eşitsizliği, tekeller, çevresel maliyetler) sıralar.
The phenomenon of biomimicry involves looking to nature for inspiration to solve human problems. It is a design philosophy that studies and emulates nature's time-tested patterns and strategies. From the aerodynamic design of birds inspiring faster trains to the structure of termite mounds influencing self-cooling buildings, the examples are numerous. ______. By following nature's principles, we can create designs that are more efficient, resilient, and environmentally friendly.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, biyomimikrinin "somut örneklerini" (hızlı trenler, binalar) veriyor. Boşluktan sonraki cümle ise doğanın ilkelerini takip ederek "daha verimli tasarımlar" yaratabileceğimiz "sonucunu" belirtiyor. Boşluğa, bu örneklerin ve sonucun altında yatan "temel felsefeyi" açıklayan bir cümle gelmelidir.
Cümle, doğadan ilham alan çeşitli başarılı tasarımları listeler.
Cümle, doğanın ilkelerini takip etmenin faydalarını (verimlilik, dayanıklılık) özetleyen bir sonuç cümlesidir.
Public-key cryptography is a cornerstone of modern digital security, enabling secure online communication and commerce. Unlike symmetric cryptography, which uses a single key for both encryption and decryption, it uses a pair of keys: a public key and a private key. The public key can be shared freely with anyone. ______. For example, if someone wants to send you a secure message, they use your public key to encrypt it, but only you, with your corresponding private key, can decrypt and read it.
Strateji: Paragraf, açık anahtarlı şifrelemenin iki anahtarından birini ("public key") tanıtıyor. Boşluktan sonraki cümle ise bu iki anahtarın birlikte nasıl çalıştığını bir "örnekle" açıklıyor. Paragrafın mantıksal akışını tamamlamak için boşluğa ikinci anahtarı ("private key") tanıtan cümlenin gelmesi gerekir.
Cümle, anahtar çiftinden ilkini, "public key"i (halka açık anahtar) tanımlar ve bunun "serbestçe paylaşılabileceğini" belirtir.
Cümle, "örneğin" diyerek bir senaryo sunar: birisi size mesajı "sizin halka açık anahtarınızla" şifreler, ama "sadece siz, size ait özel anahtarla" şifreyi çözebilirsiniz.
Volcanoes are geological formations where molten rock, ash, and gases escape from below the Earth's surface. They are most often found where tectonic plates are diverging or converging. The eruption of a volcano can be a devastating natural disaster, destroying landscapes and threatening communities. ______. The nutrient-rich soil produced by the weathering of volcanic ash creates some of the most fertile agricultural lands on the planet, and geothermal energy can be harnessed from volcanic regions.
Strateji: Boşluktan önceki cümle volkanların "yıkıcı" (devastating) etkilerinden bahsediyor (olumsuz). Boşluktan sonraki cümle ise volkanların "verimli tarım arazileri" (fertile agricultural lands) ve "jeotermal enerji" gibi "faydalarından" bahsediyor (olumlu). Bu olumsuz tablodan olumlu tabloya geçişi sağlayan bir zıtlık cümlesi bulmalıyız.
Cümle, volkanik patlamaların "yıkıcı bir doğal afet" olabileceğini vurgular.
Cümle, volkanik küllerin "en verimli tarım arazilerinden bazılarını" oluşturması gibi olumlu sonuçları listeler.
The transition of human societies from nomadic hunter-gatherer lifestyles to settled agricultural communities, known as the Neolithic Revolution, was a slow and complex process. It was not a single event but a series of changes that occurred independently in different parts of the world over thousands of years. This shift led to the development of permanent settlements, social hierarchies, and new technologies like pottery and weaving. ______. For the first time, societies could produce more food than they needed for immediate consumption, which in turn supported larger populations and specialized labor.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, Neolitik Devrim'in "sonuçlarını" (yerleşim yerleri, sosyal hiyerarşiler) genel olarak listeliyor. Boşluktan sonraki cümle ise bu sonuçlardan birini, "gıda fazlasını", daha detaylı olarak açıklıyor. Boşluğa, bu spesifik sonuca odaklanan bir giriş cümlesi gelmelidir.
Cümle, bu değişimin yol açtığı bir dizi sonucu sıralar.
Cümle, "For the first time..." ("İlk kez...") diye başlar ve toplumların "ihtiyaçlarından daha fazla yiyecek üretebildiğini" (produce more food than they needed) açıklar. Bu, "gıda fazlası" kavramının tanımıdır.
Artificial photosynthesis is a promising field of research that aims to replicate the natural process of photosynthesis. The goal is to create a system that uses sunlight, water, and carbon dioxide to produce a storable fuel, such as hydrogen or methanol. ______. If successful, it could provide a virtually limitless and clean source of energy, helping to solve both the energy crisis and the problem of excess CO2 in the atmosphere.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, yapay fotosentezin "hedefini" (depolanabilir yakıt üretmek) açıklıyor. Boşluktan sonraki cümle ise bu hedefin "başarılı olması durumunda" ortaya çıkacak büyük "sonuçları" (sınırsız temiz enerji, enerji krizini çözme) listeliyor. Boşluğa, hedeften bu büyük sonuçlara geçişi sağlayan genel bir yargı cümlesi gelmelidir.
Cümle, teknolojinin neyi başarmayı amaçladığını belirtir.
Cümle, "If successful, it could..." ("Başarılı olursa, ...-ebilir") diye başlar ve bu başarının "sınırsız ve temiz bir enerji kaynağı" gibi devasa faydalarını sıralar.
Ocean currents are continuous, directed movements of seawater generated by a number of forces, including wind, the Coriolis effect, and differences in water density. They act like massive global conveyor belts, transporting heat, nutrients, and marine organisms around the planet. ______. By moving warm water from the equator towards the poles and cold water from the poles back towards the equator, they play a vital role in regulating the Earth's climate and weather patterns.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, okyanus akıntılarının "ne taşıdığını" (ısı, besin, organizma) genel olarak listeliyor. Boşluktan sonraki cümle ise bu taşıma işlevlerinden birini, "ısı taşımayı", ve bunun "iklimi düzenlemedeki hayati rolünü" detaylandırıyor. Boşluğa, bu spesifik işleve odaklanan bir giriş cümlesi gelmelidir.
Cümle, akıntıların ısı, besin ve organizmaları taşıdığını belirtir.
Cümle, sıcak ve soğuk suyun taşınarak "Dünya'nın iklimini ve hava desenlerini düzenlemedeki hayati rolünü" açıklar. Bu, ısı transferiyle ilgilidir.
The Great Depression of the 1930s was the most severe economic downturn in the history of the industrialized world. It began after the stock market crash of October 1929, which sent Wall Street into a panic and wiped out millions of investors. Over the next several years, consumer spending and investment dropped, causing steep declines in industrial output and rising levels of unemployment. By 1933, nearly half of America's banks had failed. ______. Many people lost their life savings, and homelessness and poverty became widespread, profoundly altering the social fabric of the nation.
Strateji: Boşluktan önceki cümleler, Büyük Buhran'ın "ekonomik ve finansal" etkilerini (borsa çöküşü, bankaların iflası) anlatıyor. Boşluktan sonraki cümle ise "insanlar üzerindeki sosyal" etkilerini (birikimlerin kaybı, evsizlik) anlatıyor. Boşluğa, bu ekonomik çöküşten insani sonuçlara geçişi sağlayan bir cümle gelmelidir.
Cümleler, ekonomik göstergelerdeki çöküşü vurgular: "endüstriyel üretimde düşüş", "işsizlikte artış", "bankaların yarısının iflas etmesi".
Cümle, insanların "hayat birikimlerini kaybetmesi", "evsizlik ve yoksulluğun yaygınlaşması" gibi doğrudan insani trajedileri anlatır.
Quantum computing represents a fundamentally new paradigm in computation. Whereas classical computers store information in bits that can be either 0 or 1, quantum computers use quantum bits, or "qubits." ______. This allows quantum computers to process a vast number of calculations simultaneously, giving them the potential to solve certain complex problems that are intractable for even the most powerful classical supercomputers.
Strateji: Paragraf, klasik bilgisayarlar (bitler) ile kuantum bilgisayarları (kübitler) arasında bir karşılaştırma yapıyor. Boşluktan önceki cümle "kübitleri" tanıtıyor. Boşluktan sonraki cümle ise kübitlerin bu özelliğinin "aynı anda çok sayıda hesaplama yapmaya" nasıl olanak tanıdığını açıklıyor. Boşluğa, kübitleri klasik bitlerden farklı kılan bu temel "özelliğin" ne olduğunu açıklayan cümle gelmelidir.
Cümle, klasik bilgisayarların bit (0 ya da 1) kullandığını, kuantum bilgisayarlarının ise kübit kullandığını belirtir.
Cümle, "This..." ("Bu...") diye başlar ve bu özelliğin kuantum bilgisayarlarının "aynı anda çok sayıda hesaplama yapmasını" (process a vast number of calculations simultaneously) nasıl sağladığını açıklar.
The Great Pacific Garbage Patch is a vast area of marine debris in the North Pacific Ocean. It is not a solid island of trash, as is often imagined, but rather a diffuse soup of microplastics, chemical sludge, and larger debris, kept in place by a system of rotating ocean currents known as a gyre. ______. These tiny plastic particles are ingested by marine life, entering the food web and posing a significant threat to a wide range of species, from plankton to whales.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, çöp yığınının "genel bileşimini" (mikroplastikler, kimyasal çamur) anlatıyor. Boşluktan sonraki cümle ise özellikle "bu küçük plastik parçacıkların" (These tiny plastic particles) deniz yaşamı tarafından nasıl yutulduğunu ve besin ağına girdiğini açıklıyor. Boşluğa, konuyu genel bileşimden spesifik olarak mikroplastiklerin tehlikesine odaklayan bir cümle gelmelidir.
Cümle, yığının neyden oluştuğunu genel olarak listeler.
Cümle, "These tiny plastic particles..." ("Bu küçük plastik parçacıkları...") diye başlar ve spesifik olarak mikroplastiklerin yarattığı tehlikeye odaklanır.
Cognitive dissonance is the mental discomfort experienced by a person who holds contradictory beliefs, or whose behavior contradicts their beliefs. To reduce this discomfort, individuals are motivated to change one of the conflicting elements. For instance, a smoker who knows smoking is unhealthy might try to quit. ______. They might, for example, downplay the health risks or focus on the short-term pleasure it provides, thereby justifying their behavior to restore internal consistency.
Strateji: Paragraf, bilişsel çelişkiyi azaltmak için kullanılan iki ana stratejiyi bir örnek üzerinden açıklıyor. Boşluktan önceki cümle ilk stratejiyi (davranışı değiştirme) örnekliyor. Boşluktan sonraki cümle ise ikinci stratejiyi (inancı değiştirme) örnekliyor. Boşluğa, bu iki strateji arasında geçiş yapan cümle gelmelidir.
Cümle, sigara içen birinin bu çelişkiyi çözmek için "sigarayı bırakmaya çalışabileceğini" (davranışı değiştirme) belirtir.
Cümle, "They might, for example..." ("Örneğin, ...-ebilirler") diye başlar ve aynı kişilerin sağlık risklerini "önemsizleştirebileceğini" veya zevke odaklanabileceğini (inancı/tavrı değiştirme) belirtir.
The concept of net neutrality is the principle that internet service providers (ISPs) must treat all data on the internet equally. They should not discriminate or charge differently based on user, content, website, platform, or application. Proponents argue that this ensures a level playing field, protecting free speech and allowing small companies to compete with large, established ones. ______. They claim that the ability to charge more for faster "lanes" would encourage investment in better infrastructure and allow them to manage network traffic more efficiently.
Strateji: Paragraf, net tarafsızlığı konusundaki tartışmanın iki zıt yönünü sunuyor. Boşluktan önceki cümle "destekçilerin" (proponents) argümanlarını anlatıyor. Boşluktan sonraki cümle ise "karşıtların" (opponents) argümanlarını detaylandırıyor. Boşluğa, destekçilerden karşıtlara geçişi sağlayan bir zıtlık cümlesi gelmelidir.
Cümle, destekçilerin bu ilkenin "eşit bir oyun alanı" (a level playing field) sağladığını ve "ifade özgürlüğünü koruduğunu" savunduğunu belirtir.
Cümle, "They..." ("Onlar...") diye başlar ve bu "onların" daha hızlı "şeritler" için daha fazla ücret alabilme yeteneğinin altyapı yatırımını teşvik edeceğini iddia ettiğini söyler. Bu, destekçilerin argümanıyla çelişen bir görüştür.
The Cambrian Explosion refers to a relatively brief period in geological history, around 541 million years ago, during which most major animal phyla suddenly appear in the fossil record. Before this event, life on Earth consisted mainly of simple, single-celled or small multicellular organisms. ______. This sudden burst of evolutionary creativity saw the emergence of complex body plans, exoskeletons, and predatory behaviors for the first time. The exact causes of this rapid diversification are still debated, but they likely involve a combination of environmental, genetic, and ecological factors.
Strateji: Paragraf, Kambriyen Patlaması'nın "öncesi" ve "sonrası" arasında bir karşıtlık kuruyor. Boşluktan önceki cümle "önceki" durumu (basit yaşam formları) anlatıyor. Boşluktan sonraki cümle ise "patlama sırasında" ortaya çıkan karmaşık yaşamı anlatıyor. Boşluğa, bu yavaş ve basit durumdan ani ve karmaşık duruma geçişi vurgulayan bir cümle gelmelidir.
Cümle, bu olaydan "önce" (Before this event) yaşamın "basit" (simple) organizmalardan oluştuğunu belirtir.
Cümle, "This sudden burst of evolutionary creativity..." ("Bu ani evrimsel yaratıcılık patlaması...") diye başlar ve "karmaşık vücut planlarının" (complex body plans) ortaya çıkışını anlatır.
The primary function of a city's public transportation system is to move large numbers of people efficiently and affordably. By providing an alternative to private cars, it can help reduce traffic congestion, air pollution, and carbon emissions. A well-designed system connects residential areas with business districts, educational institutions, and cultural centers, ensuring accessibility for all citizens. ______. It is a powerful engine for economic development, connecting people to jobs, and it fosters social equity by providing mobility for those who cannot afford or are unable to drive a car.
Strateji: Boşluktan önceki cümleler, toplu taşımanın "pratik ve çevresel" faydalarını (trafik, kirlilik, erişilebilirlik) anlatıyor. Boşluktan sonraki cümle ise daha "derin sosyal ve ekonomik" faydalarını (ekonomik kalkınma, sosyal eşitlik) anlatıyor. Boşluğa, bu pratik faydalardan daha derin faydalara geçişi sağlayan bir cümle gelmelidir.
Cümleler, toplu taşımanın lojistik (insanları taşıma) ve çevresel (kirliliği azaltma) işlevlerine odaklanır.
Cümle, sistemin "ekonomik kalkınma için güçlü bir motor" ve "sosyal eşitliği destekleyen" bir araç olduğunu belirterek daha geniş bir perspektif sunar.
The Treaty of Westphalia, signed in 1648, is considered a landmark event in the development of the modern state system. It ended the Thirty Years' War, a devastating conflict that had ravaged much of Europe. ______. It established the principle of state sovereignty, which holds that each state has exclusive authority over its territory and domestic affairs, free from external interference. This principle remains the fundamental basis of international law and relations to this day.
Strateji: Boşluktan önceki cümle, Vestfalya Antlaşması'nın "savaşı bitirme" gibi spesifik bir sonucunu anlatıyor. Boşluktan sonraki cümle ise antlaşmanın "devlet egemenliği ilkesini" kurarak çok daha "geniş ve kalıcı" bir etkisini anlatıyor. Boşluğa, bu spesifik sonuçtan daha geniş ve önemli sonuca geçişi sağlayan bir cümle gelmelidir.
Cümle, antlaşmanın Otuz Yıl Savaşları'nı "sona erdirdiğini" (ended) belirtir.
Cümle, antlaşmanın "devlet egemenliği ilkesini" (principle of state sovereignty) nasıl kurduğunu ve bu ilkenin günümüzde "uluslararası hukukun temelini" (fundamental basis of international law) nasıl oluşturduğunu açıklar. Bu, savaşı bitirmekten çok daha büyük bir etkidir.
Reporter: Senator, your opponent claims your new environmental policy will harm the economy.
Senator: That’s a classic false dichotomy. Protecting the environment and having a strong economy are not mutually exclusive.
Reporter: ______
Senator: Precisely. Investing in renewable energy, for example, not only reduces emissions but also creates thousands of high-tech manufacturing and maintenance jobs.
Strateji: Senatör, çevre ve ekonominin "birbirini dışlamadığını" iddia ediyor. Muhabirin sorusu, senatörün bu fikrini yorumlamalıdır. Senatörün son cümlesi, "Precisely" diyerek bu yorumu onaylar ve bu fikre bir "örnek" verir (yenilenebilir enerji yatırımlarının yeni işler yaratması).
Senatör (Ana Fikir): Çevreyi korumak ve güçlü ekonomi zıt şeyler değildir.
Muhabir (Boşluk): Senatörün bu fikrini yorumlayan bir soru veya ifade sunmalı.
Senatör (Onay ve Örnek): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve ardından yeşil politikaların nasıl ekonomik büyümeye (iş yaratma) yol açtığına bir örnek verir.
Student: Professor, I’m having trouble understanding the concept of "dark matter." If we can't see it, how do we know it exists?
Professor: That's the essential question. We don't observe it directly. Instead, we infer its existence from its gravitational effects on things we can see.
Student: ______
Professor: A good analogy is the wind. You can't see the wind itself, but you can see its effects—the trees bending and the leaves rustling. We "see" dark matter in the same way, by observing how its gravity bends starlight and holds galaxies together.
Strateji: Profesör, karanlık maddenin "dolaylı" olarak, "yerçekimsel etkilerinden" anlaşıldığını açıklıyor. Öğrencinin sorusu, bu soyut kavramı daha anlaşılır kılmak için bir talep içermelidir. Profesörün son cümlesi, "rüzgar benzetmesi" (analogy is the wind) yaparak tam olarak bu talebi karşılıyor.
Profesör (Açıklama): Onu doğrudan görmeyiz, etkilerinden varlığını çıkarırız.
Öğrenci (Boşluk): Bu soyut açıklamayı somutlaştırmak için bir talepte bulunmalı.
Profesör (Benzetme): "İyi bir benzetme rüzgardır..." diyerek bir analoji sunar.
Sam: I can't believe the concert is sold out already. I was really looking forward to it.
Nina: I know, it's disappointing. I've been checking the official resale sites, but the prices are astronomical.
Sam: ______
Nina: It's a risk, but it might be our only option. We'd have to be very careful to avoid scams.
Strateji: Konuşma, tükenmiş bir konsere bilet bulma üzerine. Nina, "resmi" yeniden satış sitelerinin çok pahalı olduğunu söylüyor. Sam'in cevabı yeni bir öneri sunmalı. Nina'nın son cümlesi, bu önerinin "riskli" olduğunu ama "tek seçenekleri" olabileceğini ve "dolandırıcılıklara" karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyor.
Nina (Problem): Resmi yeniden satış siteleri çok pahalı.
Sam (Boşluk): Yeni bir bilet bulma önerisi sunmalı.
Nina (Değerlendirme): Önerinin "riskli" olduğunu ama denenebileceğini ve "dolandırıcılık" tehlikesi olduğunu söylüyor.
City Planner: The traffic congestion in the downtown area has become unsustainable.
Transport Analyst: I agree. Our models show that simply adding more lanes to the roads will only provide temporary relief.
City Planner: ______
Transport Analyst: Precisely. We need to make public transport more attractive and create dedicated, safe infrastructure for cycling to genuinely reduce the number of cars.
Strateji: Analist, "daha fazla şerit eklemenin" sadece "geçici bir çözüm" olduğunu söylüyor. Şehir planlamacısının cevabı, analistin bu fikrinden mantıksal bir sonuç çıkarmalıdır. Analistin son cümlesi, "Precisely" (Kesinlikle) diyerek bu sonucu onaylar ve asıl çözümün ne olduğunu (toplu taşıma, bisiklet yolları) açıklar.
Analist (Tespit): Daha fazla yol yapmak kalıcı çözüm değil.
Planlamacı (Boşluk): Bu tespitten bir sonuç çıkarmalı.
Analist (Onay ve Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve asıl çözümün "araba sayısını azaltmak" olduğunu, bunu da toplu taşıma ve bisiklet altyapısıyla yapacaklarını söyler.
Kate: This biography of Marie Curie is incredible. Her dedication to science in the face of so much adversity is truly inspiring.
Leo: Absolutely. And it's amazing to think she won Nobel Prizes in two different scientific fields.
Kate: ______
Leo: You're right. It highlights the systemic barriers that female scientists faced, and in many ways, still face today.
Strateji: Konuşma, Marie Curie'nin ilham verici hayatı ve başarıları üzerine. Leo, Curie'nin iki farklı alanda Nobel ödülü kazanmasının "inanılmaz" olduğunu söylüyor. Kate'in cevabı, bu başarının arkasındaki bir zorluğa işaret etmeli. Leo'nun son cümlesi, "Haklısın" diyerek bu zorluğu "kadın bilim insanlarının karşılaştığı sistemik engeller" olarak tanımlıyor.
Leo (Tespit): İki farklı alanda Nobel kazanması inanılmaz.
Kate (Boşluk): Bu başarının ardındaki bir zorluğu dile getirmeli.
Leo (Onay ve Genişletme): "Haklısın" diyerek onaylar ve Kate'in bahsettiği zorluğun "kadın bilim insanlarının karşılaştığı sistemik engeller" olduğunu belirtir.
Tourist: Excuse me, could you tell me how to get to the Grand Museum?
Local: Of course. You can take the number 12 bus from that stop across the street. But be warned, the traffic can be terrible at this hour.
Tourist: ______
Local: In that case, the subway is your best bet. The station is just around the corner, and it's a direct line—much faster.
Strateji: Yerli, otobüs seçeneğini sunuyor ama bir "uyarıda" bulunuyor: trafik kötü olabilir. Turistin cevabı bu uyarıya bir tepki olmalı. Yerlinin son cümlesi, "o halde" (In that case) diyerek turistin bu uyarısını dikkate aldığını gösteriyor ve "daha hızlı" (much faster) bir alternatif olan metroyu öneriyor.
Yerli (Uyarı): Otobüsü kullanabilirsin ama trafik kötü olabilir.
Turist (Boşluk): Bu "trafik" uyarısına yönelik bir endişe belirtmeli.
Yerli (Yeni Öneri): "O halde en iyi seçeneğin metro" diyerek daha hızlı bir alternatif sunuyor.
Martin: The new CEO's plan to restructure the company is causing a lot of anxiety among the staff.
Helen: I can understand why. People are worried about their jobs.
Martin: ______
Helen: I agree. If management clearly explained the reasons and the expected outcomes, it would alleviate a lot of the fear.
Strateji: Konuşma, şirketteki yeniden yapılanmanın yarattığı "endişe" üzerine. Helen, insanların işleri için endişelendiğini söylüyor. Martin'in cevabı, bu endişenin "asıl nedenini" açıklamalı. Helen'in son cümlesi, "Katılıyorum" diyerek bu nedene katılıyor ve çözümün "yönetimin nedenleri açıkça açıklaması" (management clearly explained the reasons) olduğunu belirtiyor.
Helen (Tespit): İnsanlar işleri için endişeli.
Martin (Boşluk): Bu endişenin temel nedenini açıklamalı.
Helen (Onay ve Çözüm): "Katılıyorum" diyor ve Martin'in ima ettiği sorunun çözümünün "açık iletişim" olduğunu söylüyor.
Chef: This sauce is missing something. It's balanced but a bit bland.
Sous-chef: I agree. It needs a final touch to make it more vibrant.
Chef: ______
Sous-chef: An excellent idea. The acidity from the lemon should cut through the richness and brighten up all the other flavors.
Strateji: Aşçılar, "yavan" (bland) bir sosu nasıl "canlandıracaklarını" (vibrant) tartışıyorlar. Usta şefin önerisine, yardımcı şef "Mükemmel bir fikir" diyerek katılıyor ve bu önerinin neden işe yarayacağını açıklıyor: "limonun asiditesi... diğer tüm tatları parlatacaktır." Demek ki usta şefin önerisi limonu içermelidir.
Aşçılar (Problem): Sos yavan.
Usta Şef (Boşluk): Bir çözüm önermeli.
Yardımcı Şef (Onay ve Açıklama): Fikri onaylıyor ve "limondan gelen asiditenin" sosa nasıl yardımcı olacağını açıklıyor.
Customer: I bought this laptop here last week, and it’s already stopped working. It won’t even turn on.
Technician: I'm very sorry to hear that. Let me take a look. Have you tried charging it with a different power adapter?
Customer: ______
Technician: I see. Well, since it's still under warranty, we can either send it for repair or offer you a direct replacement. The choice is yours.
Strateji: Teknisyen, basit bir çözüm olasılığını (farklı bir adaptörle şarj etme) elemek için bir soru soruyor. Müşterinin cevabı bu soruya yanıt vermeli. Teknisyenin son cümlesi, bu basit çözümün işe yaramadığını anladığını ve bu nedenle garanti seçeneklerini (tamir veya değiştirme) sunduğunu gösteriyor.
Teknisyen (Soru): Farklı bir adaptör denediniz mi?
Müşteri (Boşluk): Bu soruya cevap vermeli.
Teknisyen (Sonuç): "Anlıyorum" diyor ve sorunun basit bir adaptör sorunu olmadığını varsayarak garanti seçeneklerini sunuyor.
Liam: I've been reading about the benefits of a Mediterranean diet. It seems quite healthy.
Sophia: It is. It’s rich in fruits, vegetables, olive oil, and fish. But many people misunderstand it.
Liam: ______
Sophia: Well, they focus only on the food and ignore the lifestyle aspects, like regular physical activity and social, communal meals, which are just as important to the overall health benefits.
Strateji: Sophia, Akdeniz diyetinin "birçok insan tarafından yanlış anlaşıldığını" (many people misunderstand it) iddia ediyor. Liam'in cevabı, bu belirsiz ifadeye yönelik bir açıklama talebi olmalıdır. Sophia'nın son cümlesi, "Well..." (Şey...) diye başlayarak tam olarak bu "yanlış anlamanın" ne olduğunu (sadece yiyeceğe odaklanıp yaşam tarzını görmezden gelmek) açıklıyor.
Sophia (İddia): İnsanlar onu yanlış anlıyor.
Liam (Boşluk): Bu "yanlış anlamanın" ne olduğunu soran bir soru sormalı.
Sophia (Açıklama): İnsanların sadece yiyeceğe odaklanıp yaşam tarzı unsurlarını (fiziksel aktivite, sosyal yemekler) nasıl göz ardı ettiğini açıklıyor.
Laura: I just finished the movie adaptation of "Dune." It was visually stunning.
Mark: It was, but I felt it had to rush through so many important plot points and character developments.
Laura: ______
Mark: Exactly. A book can spend pages on internal monologue and world-building, but a film has to convey that information much more quickly and visually.
Strateji: Mark, filmin hikayeyi "aceleye getirdiğini" söyleyerek bir eleştiri sunuyor. Laura'nın cevabı bu eleştiriye katılmalı. Mark'ın son cümlesi, "Exactly" diyerek Laura'nın yorumunu onaylıyor ve bir kitabın "derinliği" ile bir filmin "hızlı ve görsel" olması arasındaki farkı açıklıyor.
Mark (Eleştiri): Film, olay örgüsünü ve karakterleri aceleye getirdi.
Laura (Boşluk): Bu eleştiriye katılmalı ve kitabın avantajlarından bahsetmeli.
Mark (Onay ve Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve kitabın "iç monolog" ve "dünya inşası" için daha fazla zamana sahip olduğunu, filmin ise bilgiyi hızlıca vermesi gerektiğini açıklar.
Technician: The diagnostic report on your car is ready. The engine is fine, but the transmission is failing.
Car Owner: Oh no. I was afraid of that. Is it a major repair?
Technician: ______
Car Owner: I understand. Given the age of the car, I'm not sure if investing that much money is the right decision.
Strateji: Araç sahibi, tamirin "büyük" (major) olup olmadığını soruyor. Teknisyenin cevabı bu soruyu yanıtlamalı. Araç sahibinin son cümlesi, "bu kadar çok para yatırmanın" (investing that much money) doğru bir karar olup olmadığından emin olmadığını söylüyor. Bu, teknisyenin cevabının tamirin hem "büyük" hem de "pahalı" olduğunu belirttiğini gösterir.
Araç Sahibi (Soru): Büyük bir tamir mi?
Teknisyen (Boşluk): Bu soruya cevap vermeli.
Araç Sahibi (Sonuç): "Bu kadar çok para yatırmaktan" emin değilim.
Daniel: I’m finding it difficult to stay motivated while working from home. I miss the energy of the office.
Sophie: I felt the same way, but then I started implementing a strict routine.
Daniel: ______
Sophie: Well, for one, I dress in work clothes every morning instead of staying in pajamas. It sounds small, but it puts me in a more professional mindset.
Strateji: Sophie, evden çalışma sorununa bir çözüm olarak "sıkı bir rutin" uyguladığını söylüyor. Daniel'in cevabı, bu belirsiz "rutin" hakkında daha fazla bilgi istemelidir. Sophie'nin son cümlesi, "Well..." diye başlayarak bu rutine bir "örnek" verir (iş kıyafeti giymek).
Sophie (Öneri): Sıkı bir rutin uygulamaya başladım.
Daniel (Boşluk): Bu "rutin" hakkında detay istemeli.
Sophie (Örnek): Rutinin bir parçasını örnekliyor: "iş kıyafeti giyiyorum".
History Student: I'm researching the fall of the Roman Empire for my term paper, and I'm overwhelmed by the number of different theories.
Professor: It’s a complex topic with no single answer. A good approach is to categorize the theories.
History Student: ______
Professor: Exactly. You can group them into internal factors, like economic decay and political instability, and external factors, like barbarian invasions and climate change.
Strateji: Profesör, öğrenciye teorileri "kategorize etmesini" (categorize the theories) öneriyor. Öğrencinin cevabı, bu öneri hakkında daha fazla detay istemelidir. Profesörün son cümlesi, "Exactly" diyerek bu talebe cevap verir ve tam olarak bu "kategorileri" (iç faktörler, dış faktörler) listeler.
Profesör (Öneri): Teorileri kategorize et.
Öğrenci (Boşluk): Bu "kategorizasyonun" nasıl yapılacağını sormalı.
Profesör (Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve kategorileri ("iç faktörler" ve "dış faktörler") açıklar.
Marketing Director: The sales figures for our new product are disappointing. The launch campaign didn't have the impact we hoped for.
Brand Manager: I agree. The feedback suggests that consumers are confused about what makes our product different from our main competitor's.
Marketing Director: ______
Brand Manager: That’s a good plan. A campaign focused on our unique features could clear up the confusion and attract the right customers.
Strateji: Marka müdürü, sorunun tüketicilerin "ürünün farkını anlamaması" olduğunu teşhis ediyor. Pazarlama direktörünün cevabı, bu spesifik soruna yönelik bir "çözüm" önermelidir. Marka müdürünün son cümlesi, bu öneriyi "iyi bir plan" olarak onaylıyor ve bu planın "benzersiz özelliklere odaklanmak" olduğunu belirtiyor.
Marka Müdürü (Problem): Tüketiciler ürünümüzün neden farklı olduğunu anlamıyor.
Pazarlama Direktörü (Boşluk): Bu "farklılığı" vurgulayacak bir çözüm önermeli.
Marka Müdürü (Onay): Planı onaylıyor ve "benzersiz özelliklere odaklanan bir kampanyanın" kafa karışıklığını gidereceğini söylüyor.
Doctor: Your test results are back, and everything looks normal. Your cholesterol and blood pressure are excellent.
Patient: That's a relief! I was worried because I haven't been exercising as much as I should.
Doctor: ______
Patient: I understand. So even with good results now, I should still make it a priority for my long-term health.
Strateji: Hastanın sonuçları iyi çıkmış ve "egzersiz yapmadığı için" rahatlamış. Doktorun cevabı, hastanın bu rahatlığına kapılıp egzersizi tamamen bırakmasını önleyecek, dengeli bir tavsiye olmalı. Hastanın son cümlesi, bu tavsiyeyi anladığını gösteriyor: "yani şimdi sonuçlar iyi olsa bile, uzun vadeli sağlığım için hala öncelik vermeliyim."
Hasta: Sonuçlarım iyi, neyse ki egzersiz yapmıyorum.
Doktor (Boşluk): İyi sonuçlara rağmen egzersizin neden hala önemli olduğunu açıklamalı.
Hasta (Anlayış): Doktorun "uzun vadeli sağlık" vurgusunu anladığını belirtiyor.
Chris: I've just been offered a promotion, but it involves relocating to the new branch in another city.
Maya: Wow, congratulations! That's a big step up.
Chris: Thanks, but I'm hesitant. My family is really settled here, and the kids are happy in their school.
Maya: ______
Chris: That's true. I need to weigh the professional advancement against the personal disruption. It's not an easy decision.
Strateji: Chris, "kariyer fırsatı" (terfi) ile "ailevi durum" (yerleşik düzen) arasında bir ikilemde kaldığını belirtiyor. Maya'nın cevabı, bu ikilemi anladığını ve özetlediğini göstermelidir. Chris'in son cümlesi, "Haklısın" diyerek bu özeti onaylar ve ikilemi kendi sözleriyle yeniden ifade eder: "profesyonel ilerlemeyi kişisel bozulmaya karşı tartmalıyım."
Chris (İkilem): Terfi var ama taşınmak gerekiyor, ailem burada mutlu.
Maya (Boşluk): Chris'in bu ikilemini özetleyen empatik bir yorum yapmalı.
Chris (Onay): "Haklısın" diyerek onaylar ve ikilemi "profesyonel ilerleme" vs "kişisel bozulma" olarak yeniden ifade eder.
Journalist: The government just announced a new tax on sugary drinks. What is your reaction as a public health expert?
Expert: It's a positive step. There is strong evidence that such taxes can reduce consumption and help combat obesity.
Journalist: ______
Expert: That's a valid concern. That's why the revenue from this tax should be specifically earmarked for health programs or subsidies for healthy food, which would offset the burden on low-income families.
Strateji: Uzman, yeni verginin "olumlu bir adım" olduğunu söylüyor. Gazetecinin rolü, konunun farklı bir yönünü veya bir karşı argümanı gündeme getirmektir. Uzmanın son cümlesi, bu karşı argümanı "geçerli bir endişe" (a valid concern) olarak kabul ediyor ve bu endişenin nasıl giderilebileceğini açıklıyor: vergi gelirlerinin "düşük gelirli aileler üzerindeki yükü dengelemek" (offset the burden on low-income families) için kullanılması.
Uzman (Olumlu Yön): Bu vergi, obeziteyle mücadeleye yardımcı olur.
Gazeteci (Boşluk): Bu vergiye yönelik bir eleştiriyi veya karşı argümanı dile getirmeli.
Uzman (Cevap): Gazetecinin endişesini "geçerli" bulur ve bu endişenin nasıl çözülebileceğini (gelirlerin düşük gelirli ailelere yönlendirilmesi) açıklar.
Student A: I’m completely exhausted. I was up all night studying for the physics exam.
Student B: You too? I tried to study, but I just couldn't concentrate. I feel completely unprepared.
Student A: ______
Student B: That's a good idea. At this point, getting some rest and having a clear head is probably more useful than trying to cram any more information.
Strateji: Her iki öğrenci de yorgun ve sınava hazırlıksız hissediyor. A öğrencisinin boşluktaki ifadesi, bu duruma yönelik bir "eylem planı" önermelidir. B öğrencisinin son cümlesi, bu planı "iyi bir fikir" olarak onaylıyor ve bu planın "dinlenmek ve berrak bir zihne sahip olmak" olduğunu belirtiyor.
Her İkisi de (Problem): Yorgun ve hazırlıksızız.
Öğrenci A (Boşluk): Mevcut durumda yapılabilecek en iyi şeyi önermeli.
Öğrenci B (Onay): Öneriyi onaylıyor ve "biraz dinlenmenin" daha fazla bilgi tıkıştırmaktan daha faydalı olacağını söylüyor.
Alex: I've been trying to learn meditation. I sit down, close my eyes, and try to clear my mind.
Ben: How's that working for you?
Alex: ______
Ben: That’s the most common misunderstanding. The goal isn't to have an empty mind, but rather to observe your thoughts without judgment and gently bring your focus back to your breath.
Strateji: Alex, meditasyon yaparken "zihnini boşaltmaya çalıştığını" söylüyor. Ben'in sorusuna vereceği cevap, bu konuda yaşadığı bir zorluğu dile getirmelidir. Ben'in son cümlesi, Alex'in bu zorluğunun "en yaygın yanlış anlaşılma" (most common misunderstanding) olduğunu belirtiyor ve asıl hedefin "zihni boşaltmak" olmadığını açıklıyor.
Alex (Yöntem): Zihnimi boşaltmaya çalışıyorum.
Ben (Soru): Nasıl gidiyor?
Alex (Boşluk): "Zihni boşaltmanın" zorluğundan bahsetmeli.
Ben (Açıklama): Bunun yaygın bir yanlış anlama olduğunu ve asıl hedefin bu olmadığını açıklıyor.
HR Manager: So, what would you say is your greatest weakness?
Candidate: That's a classic interview question. I would say in the past, I sometimes took on too many tasks and had trouble delegating.
HR Manager: ______
Candidate: Yes, I've since learned to prioritize tasks using project management tools and to trust my team members by delegating effectively. It has significantly improved my efficiency and the team's morale.
Strateji: Bu bir iş görüşmesi diyaloğu. Aday, "geçmişteki" bir zayıflığını (çok fazla görev üstlenme, delege edememe) itiraf ediyor. İK müdürünün sorusu, bu zayıflıkla ilgili bir sonraki mantıksal adımı sormalıdır. Adayın son cümlesi, "Evet" diyerek bu soruya cevap veriyor ve bu zayıflığı "nasıl aştığını" (görevleri önceliklendirmeyi ve delege etmeyi öğrendiğini) detaylandırıyor.
Aday (Zayıflık): Eskiden delege etmekte zorlanırdım.
İK Müdürü (Boşluk): Bu zayıflığı gidermek için ne yaptığını sormalı.
Aday (Çözüm): Bu zayıflığı gidermek için attığı adımları (proje yönetim araçları, ekibe güvenme) listeliyor.
Jane: I've been reading about ancient Roman engineering. Their aqueducts are just incredible.
Paul: I agree. The precision they achieved without modern technology is mind-boggling.
Jane: ______
Paul: Exactly. It shows they had a deep, practical understanding of physics and hydraulics, even if they didn't have the same theoretical framework we do today.
Strateji: Paul, Romalıların "modern teknoloji olmadan" ulaştığı "hassasiyetin" şaşırtıcı olduğunu söylüyor. Jane'in cevabı bu fikri desteklemeli. Paul'ün son cümlesi, "Exactly" diyerek bu desteği onaylıyor ve Romalıların "fizik ve hidrolik konusunda derin, pratik bir anlayışa" sahip olduklarını belirterek Jane'in fikrini genişletiyor.
Paul (Tespit): Modern teknoloji olmadan bu hassasiyet şaşırtıcı.
Jane (Boşluk): Bu başarının sadece kaba kuvvetle değil, bilgiyle de ilgili olduğunu belirtmeli.
Paul (Onay ve Genişletme): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve bu bilginin "fizik ve hidrolik" anlayışını içerdiğini söyler.
Sarah: I finally finished that historical novel you recommended. The ending was so tragic.
Tom: I know, it's heartbreaking. But it's what makes the story so powerful.
Sarah: ______
Tom: I agree. A simple, happy ending would have felt cheap and wouldn't have done justice to the complex themes of the novel.
Strateji: Tom, "trajik sonun" hikayeyi "güçlü" kıldığını savunuyor. Sarah'nın cevabı, Tom'un bu fikrine katılmalı. Tom'un son cümlesi, "Katılıyorum" (I agree) diyerek Sarah'nın yorumunu onaylıyor ve "basit, mutlu bir sonun" hikayenin "karmaşık temalarına" haksızlık edeceğini söyleyerek bu fikri detaylandırıyor.
Tom (Argüman): Trajik son hikayeyi güçlü kılıyor.
Sarah (Boşluk): Tom'un bu argümanına katıldığını göstermeli.
Tom (Onay ve Detay): "Katılıyorum" diyor ve mutlu bir sonun neden "ucuz" hissettireceğini açıklıyor.
Liam: I'm looking for a new smartphone, but the number of options is overwhelming.
Chloe: I know the feeling. What's the most important feature for you?
Liam: ______
Chloe: In that case, you should definitely look at the new models from Pixel or iPhone. Their cameras are consistently rated the best on the market.
Strateji: Chloe, Liam'e bir telefon alırken "en önemli özelliğin" (most important feature) ne olduğunu soruyor. Liam'in cevabı bu soruya yanıt vermeli. Chloe'nin son cümlesi, "o halde" (In that case) diyerek bir tavsiyede bulunuyor: "Pixel veya iPhone'un yeni modellerine bakmalısın" ve nedenini açıklıyor: "kameraları" (Their cameras) piyasadaki en iyisi olarak derecelendiriliyor.
Chloe (Soru): Senin için en önemli özellik ne?
Liam (Boşluk): Bu soruya cevap vermeli.
Chloe (Tavsiye): Liam'in cevabına dayanarak, "kameraları" en iyi olan telefonları öneriyor.
Journalist: Your new book argues that automation might not lead to the mass unemployment that many predict. That's a controversial stance.
Economist: It is, but I believe the focus on job destruction is misplaced. We should be looking at task transformation.
Journalist: ______
Economist: Exactly. Automation will handle the repetitive, data-driven parts of a job, freeing up humans to focus on the creative, strategic, and empathetic aspects that machines cannot replicate.
Strateji: Ekonomist, "işlerin yok olması" yerine "görevlerin dönüşümüne" (task transformation) odaklanmamız gerektiğini söyleyerek yeni bir kavram ortaya atıyor. Gazetecinin sorusu, bu yeni kavrama yönelik bir açıklama talebi olmalıdır. Ekonomistin son cümlesi, "Exactly" (Kesinlikle) diyerek bu talebe cevap verir ve kavramı açıklar.
Ekonomist (Yeni Fikir): Sorun işlerin yok olması değil, görevlerin dönüşümü.
Gazeteci (Boşluk): Bu yeni ve biraz belirsiz "görev dönüşümü" fikri hakkında bir soru sormalı.
Ekonomist (Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve ardından otomasyonun "tekrarlayan" görevleri üstlenip insanları "yaratıcı, stratejik" görevlere serbest bırakacağını söyleyerek "görev dönüşümünü" tanımlar.
Clara: I've been thinking about privacy in the digital age. It feels like our personal data is being collected everywhere.
Ben: It is. Many free online services are not actually free; we pay for them with our data.
Clara: ______
Ben: Exactly. This data is aggregated and analyzed to create detailed profiles of our interests and behaviors, which are then sold to advertisers.
Strateji: Ben, "ücretsiz" hizmetler için "verilerimizle ödeme yaptığımızı" söylüyor. Clara'nın sorusu, bu belirsiz ifadeye yönelik bir açıklama talebi olmalıdır. Ben'in son cümlesi, "Exactly" diyerek bu talebe cevap verir ve şirketlerin bu verilerle "tam olarak ne yaptığını" (reklamcılar için detaylı profiller oluşturduğunu) açıklar.
Ben (Tespit): Hizmetler için verilerimizle ödeme yapıyoruz.
Clara (Boşluk): Bu verilerle ne yapıldığını sormalı.
Ben (Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve verilerin nasıl toplanıp reklamcılara satıldığını açıklar.
Museum Curator: This ancient Roman mosaic is in remarkable condition, but there's a small area of damage in the corner.
Art Restorer: Yes, I've examined it. The tesserae—the small tiles—are missing, but the underlying structure is sound.
Museum Curator: ______
Art Restorer: It's a delicate process. We'll use period-appropriate materials and techniques to fill the gap, ensuring the repair is stable but also distinguishable from the original work upon close inspection.
Strateji: Konservatör, hasarın durumunu ("karolar eksik ama altyapı sağlam") teşhis ediyor. Küratörün sorusu, bu teşhisin ardından atılacak bir sonraki mantıksal adımı, yani "tamir sürecini" sormalıdır. Konservatörün son cümlesi, tam olarak bu "tamir sürecinin" nasıl olacağını (döneme uygun malzemeler kullanma, onarımı ayırt edilebilir kılma) açıklıyor.
Konservatör (Teşhis): Hasarın durumu bu.
Küratör (Boşluk): Bu duruma yönelik çözüm veya onarım yöntemini sormalı.
Konservatör (Açıklama): Onarımın nasıl yapılacağını ("hassas bir süreç", "döneme uygun malzemeler") detaylandırıyor.
Financial Advisor: Looking at your portfolio, you have a good mix of stocks and bonds. It's well-diversified.
Client: That's good to hear. I want my investments to grow, but I'm also very cautious about risk.
Financial Advisor: ______
Client: I see. So the bonds provide a cushion while the stocks aim for higher returns. That makes sense.
Strateji: Müşteri, "hem büyüme istediğini hem de riskten kaçındığını" belirterek bir ikilem sunuyor. Danışmanın cevabı, mevcut portföyün (hisse senetleri ve tahviller) bu ikilemi "nasıl çözdüğünü" açıklamalıdır. Müşterinin son cümlesi, bu açıklamayı anladığını ("Anlıyorum") ve kendi sözleriyle özetlediğini ("tahviller yastık görevi görürken hisseler daha yüksek getiri hedefler") gösteriyor.
Müşteri (İkilem): Hem büyüme istiyorum hem de riskten korkuyorum.
Danışman (Boşluk): Mevcut portföyün bu iki zıt hedefi nasıl dengelediğini açıklamalı.
Müşteri (Anlayış): Danışmanın açıklamasını özetliyor: tahviller (istikrar) ve hisseler (büyüme).
Maria: I'm trying to cut down on sugar, but it's in everything! Even in foods you wouldn't expect, like bread and pasta sauce.
David: Tell me about it. It's amazing how much hidden sugar is in processed foods.
Maria: ______
David: That’s the key. If you cook your own meals with fresh ingredients, you have complete control over what goes into them.
Strateji: Konuşma, işlenmiş gıdalardaki "gizli şekerden" kaçınmanın zorluğu üzerine. Maria'nın cevabı, bu soruna yönelik bir "çözüm" veya "sonuç" önermelidir. David'in son cümlesi, bu öneriyi "anahtar" (The key) olarak nitelendiriyor ve bu önerinin "taze malzemelerle kendi yemeğini pişirmek" olduğunu onaylıyor.
Konuşmacılar (Problem): İşlenmiş gıdalarda çok fazla gizli şeker var.
Maria (Boşluk): Bu probleme bir çözüm önermeli.
David (Onay): Maria'nın önerisini "anahtar" olarak nitelendiriyor ve "kendi yemeğini pişirmenin" tam kontrol sağladığını söylüyor.
Librarian: Welcome to the rare books archive. Is there something specific I can help you with?
Researcher: Yes, I'm studying 17th-century cartography. I'd like to see your collection of maps from that period.
Librarian: Of course. Please remember that you'll need to wear these gloves and use only the provided pencils for taking notes.
Researcher: ______
Librarian: Exactly. The oils and acids from our hands can damage the fragile paper, and ink is permanent, which could ruin the artifacts.
Strateji: Kütüphaneci, araştırmacıya uyması gereken "kuralları" (eldiven giymek, kurşun kalem kullanmak) söylüyor. Araştırmacının cevabı, bu kuralların "nedenini" anladığını gösteren bir ifade olmalıdır. Kütüphanecinin son cümlesi, "Exactly" diyerek bu çıkarımı onaylar ve nedenleri detaylandırır (ellerimizdeki yağlar kağıda zarar verir, mürekkep kalıcıdır).
Kütüphaneci (Kural): Eldiven giyin ve sadece kurşun kalem kullanın.
Araştırmacı (Boşluk): Bu kuralların amacını anladığını belirten bir çıkarımda bulunmalı.
Kütüphaneci (Onay ve Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve bu önlemlerin nedenlerini (yağ, asit, mürekkep) açıklar.
Interviewer: You've written extensively about "confirmation bias." Could you briefly explain it for our audience?
Psychologist: Certainly. It's our natural tendency to favor information that confirms our existing beliefs and to ignore information that contradicts them.
Interviewer: ______
Psychologist: Precisely. It acts as a cognitive filter, which can be very dangerous in areas like science, law, and politics, as it prevents objective evaluation of evidence.
Strateji: Psikolog, "doğrulama yanlılığını" tanımlıyor. Mülakatçının cevabı, bu tanımı anlaşılır bir "benzetme" veya "metafor" ile yorumlamalıdır. Psikoloğun son cümlesi, "Precisely" diyerek bu yorumu onaylar ve bu sürecin bir "bilişsel filtre" gibi davrandığını söyleyerek benzetmeyi pekiştirir.
Psikolog (Tanım): İnançlarımızı doğrulayan bilgiyi kayırma eğilimimizdir.
Mülakatçı (Boşluk): Bu tanımı bir benzetme ile özetlemeli/yorumlamalı.
Psikolog (Onay ve Genişletme): "Kesinlikle" diyerek benzetmeyi onaylar ve bu "filtrenin" tehlikelerinden bahseder.
Anna: I’m trying to decide on a destination for my holiday.
Ben: What are you looking for in a vacation?
Anna: I want to go somewhere with beautiful beaches, but I also want to experience a different culture and see historical sites.
Ben: ______
Anna: That's an interesting suggestion. I hadn't considered it, but it sounds like it has everything I'm looking for.
Strateji: Anna, tatili için iki temel kriter sunuyor: "güzel plajlar" ve "farklı bir kültür/tarihi yerler". Ben'in cevabı, bu iki kriteri de karşılayan spesifik bir "öneri" olmalıdır. Anna'nın son cümlesi, bu öneriyi "ilginç bir öneri" olarak nitelendiriyor ve "aradığı her şeye" sahip olduğunu söylüyor.
Anna (Kriterler): Plajlar ve kültür/tarih istiyorum.
Ben (Boşluk): Bu iki kriteri de karşılayan bir yer önermeli.
Anna (Kabul): Önerinin, aradığı her şeye sahip olduğunu söylüyor.
Parent: My son spends hours playing video games every day. I'm worried it's a waste of time.
Teacher: I understand your concern, but many modern games can be quite beneficial.
Parent: ______
Teacher: For example, complex strategy games can enhance problem-solving skills and critical thinking, while team-based online games can foster collaboration and communication.
Strateji: Öğretmen, video oyunlarının "oldukça faydalı" (quite beneficial) olabileceğini iddia ediyor. Bu, ebeveynin endişesiyle çelişen bir iddiadır. Ebeveynin cevabı, bu şaşırtıcı iddiaya yönelik bir açıklama talebi olmalıdır. Öğretmenin son cümlesi, "For example" diyerek tam olarak bu "faydaların" ne olduğunu (problem çözme, işbirliği) örneklerle açıklıyor.
Öğretmen (İddia): Oyunlar faydalı olabilir.
Ebeveyn (Boşluk): Bu faydaların ne olduğunu soran şüpheci bir soru sormalı.
Öğretmen (Açıklama): Bu faydalara (problem çözme, işbirliği) örnekler veriyor.
Sam: The city council just approved the construction of a new skyscraper in the city center.
Maria: I heard. I have mixed feelings about it. It will bring jobs and investment, which is good.
Sam: ______
Maria: You're right. It will completely alter the skyline and cast a shadow over that historic old town square.
Strateji: Maria, yeni gökdelen hakkında "karışık duyguları" olduğunu söylüyor ve "olumlu" yönünü (iş, yatırım) belirtiyor. Sam'in cevabı, bu ikilemin "olumsuz" yönünü dile getirmelidir. Maria'nın son cümlesi, "Haklısın" diyerek bu olumsuz yönü onaylıyor ve detaylandırıyor: "şehir silüetini tamamen değiştirecek" ve "tarihi meydana gölge düşürecek".
Maria (İkilem - Olumlu Yön): İş ve yatırım getirecek.
Sam (Boşluk): İkilemin olumsuz yönünü dile getirmeli.
Maria (Onay ve Detay): "Haklısın" diyor ve bu olumsuz yönün ne olduğunu (şehir silüetini bozması, gölge düşürmesi) açıklıyor.
Editor: I've read the first draft of your article. The research is solid, but the introduction is a bit weak.
Writer: I was afraid of that. I always find it hard to write a compelling opening.
Editor: ______
Writer: That’s a great piece of advice. So I should start with something that immediately shows the reader why this topic is important.
Strateji: Editör, yazarın "giriş bölümünün zayıf" olduğunu söylüyor. Yazar da bu konuda zorlandığını itiraf ediyor. Editörün cevabı, bu spesifik soruna (zayıf giriş) yönelik "yapıcı bir tavsiye" olmalıdır. Yazarın son cümlesi, bu tavsiyeyi "harika bir tavsiye" olarak nitelendiriyor ve bu tavsiyenin "okuyucuya konunun neden önemli olduğunu hemen göstermek" olduğunu anladığını belirtiyor.
Editör (Problem): Giriş zayıf.
Yazar (Kabul): Giriş yazmakta zorlanıyorum.
Editör (Boşluk): Girişi nasıl güçlendireceğine dair bir tavsiye vermeli.
Yazar (Anlayış): Tavsiyeyi anladığını ve bunun "konunun önemini göstermek" olduğunu özetliyor.
Ahmed: I've been invited to a friend's house for dinner, and he said it's a potluck.
Susan: Oh, that's fun. They're very popular here.
Ahmed: I'm not familiar with that term. What does it mean?
Susan: ______
Ahmed: I see. So I should prepare a dish to take with me. That's a lovely custom.
Strateji: Ahmed, "potluck" teriminin anlamını bilmiyor ve soruyor. Susan'ın cevabı bu terimi "tanımlamalıdır". Ahmed'in son cümlesi, bu tanımı anladığını gösteriyor ve ne yapması gerektiği sonucunu çıkarıyor: "yanımda götürmek için bir yemek hazırlamalıyım."
Ahmed (Soru): "Potluck" ne demek?
Susan (Boşluk): Bu terimi tanımlamalı.
Ahmed (Anlayış): "Anlıyorum. Yani yanımda bir yemek götürmeliyim."
Flight Attendant: Sir, I need you to stow your bag under the seat in front of you. It's too large to be kept on your lap.
Passenger: But there's no space. My legs are too long.
Flight Attendant: I understand, but it's a mandatory safety regulation for takeoff and landing.
Passenger: ______
Flight Attendant: Of course. Let me see if there's any available space in the overhead bins for it.
Strateji: Yolcu, çantasını önüne koyamıyor (yer yok). Uçuş görevlisi, bunun bir "güvenlik kuralı" olduğunu söylüyor. Yolcunun cevabı, bu kuralı kabul ettiğini ancak bir "alternatif çözüm" aradığını göstermelidir. Uçuş görevlisinin son cümlesi, tam olarak bu alternatif çözümü sunuyor ("baş üstü dolaplarında yer var mı diye bakayım").
Uçuş Görevlisi (Kural): Bu bir güvenlik kuralı.
Yolcu (Boşluk): Kuralı anladığını ama bir alternatif istediğini belirtmeli.
Uçuş Görevlisi (Çözüm): "Elbette" diyerek bir alternatif (baş üstü dolabı) aramaya başlar.
Botanist: This is a fascinating specimen. It's a carnivorous plant, but I don't see any of the typical trap mechanisms like jaws or sticky pads.
Assistant: So how does it capture its prey?
Botanist: ______
Assistant: Incredible. So it creates a vacuum to suck the insects in. Nature's ingenuity is truly boundless.
Strateji: Asistan, bitkinin avını "nasıl yakaladığını" soruyor. Botanistin cevabı, bu mekanizmayı "açıklamalıdır". Asistanın son cümlesi, bu açıklamayı anladığını gösteriyor ve mekanizmayı özetliyor: "böcekleri içeri çekmek için bir vakum yaratıyor" (creates a vacuum to suck the insects in).
Asistan (Soru): Avını nasıl yakalar?
Botanist (Boşluk): Bu avlanma mekanizmasını açıklamalı.
Asistan (Özet): "İnanılmaz. Yani böcekleri içeri çekmek için bir vakum yaratıyor."
Customer: I'd like to return this sweater.
Cashier: Certainly. Is there anything wrong with it?
Customer: No, it's in perfect condition. It was a gift, but it's not really my style.
Cashier: ______
Customer: Oh, I don't have it. My friend gave it to me without the receipt.
Strateji: Müşteri, bir hediyeyi iade etmek istiyor. Kasiyerin cevabı, iade işlemi için bir sonraki mantıksal adımı içermelidir. Müşterinin son cümlesi, "Oh, I don't have it" (Ah, bende yok) diyerek kasiyerin sorduğu bir şeye olumsuz cevap veriyor ve bu şeyin "fiş" (receipt) olduğunu belirtiyor.
Müşteri (Talep): Hediye olan bu kazağı iade etmek istiyorum.
Kasiyer (Boşluk): İade işlemi için gerekli bir şeyi sormalı.
Müşteri (Cevap): "O bende yok. Arkadaşım fişsiz vermiş."
James: The documentary argued that Stoic philosophy is becoming popular again.
Olivia: I'm not surprised. In a world full of uncertainty, its core principles are very appealing.
James: ______
Olivia: Exactly. The idea of focusing only on what you can control, and accepting what you cannot, is a powerful tool for mental resilience.
Strateji: Olivia, Stoacılığın "temel ilkelerinin" (core principles) günümüzde "çekici" (appealing) olduğunu söylüyor. James'in sorusu, bu "çekici ilkelerin" ne olduğunu öğrenmeye yönelik olmalıdır. Olivia'nın son cümlesi, "Exactly" diyerek bu soruya cevap verir ve bu ilkelerden en önemlisini açıklar: "sadece kontrol edebildiğine odaklanmak".
Olivia (Tespit): Temel ilkeleri çok çekici.
James (Boşluk): Bu "çekici ilkelerin" hangileri olduğunu sormalı.
Olivia (Açıklama): "Kesinlikle" der ve bu ilkelerden birini (kontrol edebildiğine odaklanma) açıklar.
Travel Agent: So, you're looking for a week-long holiday in February. Do you have a destination in mind?
Client: Not really, but I definitely want to go somewhere warm and sunny to escape the winter.
Travel Agent: ______
Client: That's a good question. I'd prefer a shorter flight, ideally under five hours if possible.
Strateji: Müşteri, tatil için ilk kriterini ("sıcak ve güneşli") belirtiyor. Seyahat acentesinin sorusu, seçenekleri daha da daraltmak için ikinci bir mantıksal soruyu sormalıdır. Müşterinin son cümlesi, "Bu iyi bir soru" diyerek bu soruya cevap veriyor ve "daha kısa bir uçuş" tercih ettiğini belirtiyor.
Müşteri (Kriter 1): Sıcak bir yer istiyorum.
Acente (Boşluk): Seçenekleri daraltmak için ikinci bir soru sormalı.
Müşteri (Cevap): Bu soruya cevap olarak "daha kısa bir uçuş" istediğini söylüyor.
Maria: I've been trying to reduce my carbon footprint, so I've started taking the train instead of flying for domestic travel.
Leo: That's admirable. I've heard it makes a big difference.
Maria: It does, but it's not always practical. The journey takes so much longer.
Leo: ______
Maria: Exactly! If there was a high-speed rail network, I would never even consider flying domestically.
Strateji: Maria, trenle seyahatin "çok daha uzun sürmesi" sorununu dile getiriyor. Leo'nun cevabı, bu sorunun "asıl nedenini" analiz etmeli. Maria'nın son cümlesi, "Exactly!" diyerek bu analizi onaylıyor ve "yüksek hızlı bir demiryolu ağı" olsaydı asla uçmayı düşünmeyeceğini söylüyor.
Maria (Problem): Trenle yolculuk çok uzun sürüyor.
Leo (Boşluk): Bu sorunun temel nedenini analiz etmeli.
Maria (Onay ve Sonuç): "Kesinlikle!" diyerek onaylar ve çözümün "yüksek hızlı demiryolu ağı" olduğunu belirtir.
Chef: The restaurant has been getting excellent reviews, but our food costs are too high. We need to reduce waste in the kitchen.
Manager: I agree. I've noticed a lot of unsold bread being thrown away at the end of each day.
Chef: ______
Manager: That's a brilliant idea. It reduces waste and creates a new, profitable menu item at the same time.
Strateji: Problem, "satılmamış ekmeklerin israf edilmesi". Şefin cevabı, bu spesifik israf sorununa "yaratıcı bir çözüm" önermelidir. Müdürün son cümlesi, bu öneriyi "parlak bir fikir" olarak nitelendiriyor ve bu fikrin hem "israfı azalttığını" hem de "yeni, karlı bir menü öğesi yarattığını" belirtiyor.
Müdür (Problem): Çok fazla ekmek atılıyor.
Şef (Boşluk): Bu atık ekmekleri kullanarak yeni bir ürün yapmayı önermeli.
Müdür (Onay): Fikrin hem israfı azalttığını hem de karlı olduğunu söylüyor.
Anna: I've been trying to get into a regular exercise routine, but I lose motivation after a week or two.
Ben: I used to have the same problem. The key for me was to find an activity I genuinely enjoy.
Anna: ______
Ben: Exactly. If it feels like a chore, you'll always find an excuse not to do it. But if it's fun, you'll look forward to it.
Strateji: Ben, motivasyon sorununun çözümünün "gerçekten keyif aldığın bir aktivite bulmak" olduğunu söylüyor. Anna'nın cevabı, Ben'in bu tavsiyesini doğru bir şekilde "yorumlamalıdır". Ben'in son cümlesi, "Exactly" diyerek bu yorumu onaylar ve "eğer bir angarya gibi gelirse" yapılmayacağını, "eğlenceliyse" ise dört gözle bekleneceğini söyleyerek fikri pekiştirir.
Ben (Tavsiye): Keyif aldığın bir şey bul.
Anna (Boşluk): Bu tavsiyeyi yorumlamalı.
Ben (Onay): "Kesinlikle" diyor ve "angarya" ile "eğlence" arasındaki farkı vurguluyor.
Professor: In today's lecture, we discussed the decline of the Mayan civilization. What do you think was the most significant factor?
Student: I believe the prolonged drought was the primary cause. The environmental collapse made their agricultural system unsustainable.
Professor: That's a well-supported theory. But it's important not to oversimplify.
Student: ______
Professor: Precisely. It was likely a combination of factors, where the drought exacerbated existing political tensions and warfare, leading to a systemic collapse.
Strateji: Profesör, öğrencinin "kuraklık" teorisinin iyi olduğunu ama durumu "aşırı basitleştirmemek" gerektiğini söyleyerek bir uyarıda bulunuyor. Öğrencinin cevabı, bu uyarının ne anlama geldiğini anlamaya yönelik bir soru olmalı. Profesörün son cümlesi, "Precisely" diyerek bu soruyu onaylıyor ve çöküşün "faktörlerin bir kombinasyonu" (combination of factors) olduğunu, kuraklığın "mevcut siyasi gerilimleri ve savaşları şiddetlendirdiğini" açıklıyor.
Profesör (Uyarı): Aşırı basitleştirme.
Öğrenci (Boşluk): Bu uyarının arkasındaki fikri, yani "diğer faktörleri" sorgulamalı.
Profesör (Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve bu diğer faktörlerin (siyasi gerilimler, savaş) kuraklıkla nasıl birleştiğini açıklar.
Maria: I'm trying to learn how to cook, but I find following recipes so stressful. They're so rigid.
Chef: That’s a common feeling for beginners. Think of a recipe not as a strict set of rules, but as a guideline or a map.
Maria: ______
Chef: Exactly. Once you understand the basic technique—like how to sauté onions or make a simple sauce—you can start to improvise and make the dish your own.
Strateji: Şef, tariflerin "katı kurallar" değil, "rehberler" olduğunu söylüyor. Maria'nın cevabı, bu felsefi tavsiyeyi anladığını ve yorumladığını göstermelidir. Şefin son cümlesi, "Exactly" diyerek bu yorumu onaylar ve "temel tekniği anladıktan sonra" doğaçlama yapabileceğini söyleyerek fikri detaylandırır.
Şef (Tavsiye): Tarifler kural değil, rehberdir.
Maria (Boşluk): Bu tavsiyenin ne anlama geldiğini yorumlamalı.
Şef (Onay ve Açıklama): "Kesinlikle" diyerek onaylar ve "temel tekniği anladıktan sonra" doğaçlama yapabileceğini söyler.
Tom: I've noticed that our new project manager, Ms. Evans, has a very different leadership style from our old one.
Clara: I've noticed that too. Mr. Smith used to micromanage every single task.
Tom: ______
Clara: I agree. It feels like she trusts us to do our jobs well, which is really motivating.
Strateji: Konuşma, eski ve yeni müdürün "liderlik tarzları" arasındaki fark üzerine. Clara, eski müdürün "her görevi mikro yönettiğini" (micromanage) söylüyor. Tom'un cevabı, bu karşılaştırmayı yeni müdürün tarzını açıklayarak tamamlamalıdır. Clara'nın son cümlesi, "Katılıyorum" diyerek bu karşılaştırmayı onaylıyor ve yeni müdürün onlara "güvendiğini" hissettiğini söylüyor.
Clara (Eski Müdür): Her şeyi mikro yönetirdi.
Tom (Boşluk): Yeni müdürün bunun tersini yaptığını söylemeli.
Clara (Onay): "Katılıyorum" diyor ve bu yeni tarzın "güvene" dayalı olduğunu ve motive edici olduğunu belirtiyor.
Liam: This documentary on fast fashion is shocking. I had no idea the environmental impact was so severe.
Sophie: It’s a huge problem. And the social cost, in terms of labor conditions, is just as bad.
Liam: ______
Sophie: That’s the most effective approach. Buying fewer, higher-quality items and supporting sustainable brands can make a real difference.
Strateji: Konuşma, "hızlı modanın" olumsuz etkileri üzerine. Liam ve Sophie bu problemin ciddiyeti konusunda hemfikir. Liam'in cevabı, bu farkındalığın bir sonucu olarak bir "eyleme geçme" isteğini ve bu eyleme "nereden başlayacağı" konusundaki belirsizliğini ifade etmelidir. Sophie'nin son cümlesi, "Bu en etkili yaklaşım" diyerek Liam'e bir "başlangıç noktası" sunuyor (daha az ama daha kaliteli satın almak).
Konuşmacılar (Problem): Hızlı moda, çevresel ve sosyal bir sorun.
Liam (Boşluk): Bu soruna karşı kişisel bir eylemde bulunma isteğini ve nasıl başlayacağını sormalı.
Sophie (Çözüm): Liam'e "en etkili yaklaşımı" (daha az, daha kaliteli satın al) öneriyor.
Investor: I'm interested in your start-up, but your business plan seems to rely heavily on a technology that is still in development.
Entrepreneur: That's correct. We are confident in our research team's ability to finalize it.
Investor: ______
Entrepreneur: Of course. We have a contingency plan that uses a currently available, albeit less efficient, technology. This would allow us to launch on schedule, and we can integrate the new technology later as an upgrade.
Strateji: Yatırımcı, şirketin "henüz geliştirilmekte olan bir teknolojiye" bel bağlamasıyla ilgili bir "risk" tespit ediyor. Girişimcinin cevabı, bu riske karşı bir "B planı" olduğunu açıklıyor. Yatırımcının sorusu, bu riski vurgulamalı ve tam olarak bu "B planının" ne olduğunu sormalıdır.
Yatırımcı (Risk Tespiti): Teknolojiniz henüz hazır değil.
Girişimci (Güvence): Ekibimize güveniyoruz.
Yatırımcı (Boşluk): Bu riske karşı bir B planı olup olmadığını sormalı.
Girişimci (B Planı): "Elbette" diyerek bir "acil durum planımız" (contingency plan) olduğunu ve bu planın ne olduğunu (mevcut bir teknolojiyle başlayıp sonra yükseltme) açıklıyor.
David: I've been reading about Stoicism. The idea of focusing on what you can control is appealing.
Clara: It is, but I struggle with the part about accepting things you cannot change, like illness or loss.
David: ______
Clara: That’s a helpful way to think about it. So it’s not about being passive or emotionless, but about focusing your energy where it can actually make a difference.
Strateji: Clara, Stoacılığın "değiştiremeyeceğin şeyleri kabul etme" kısmında zorlandığını belirtiyor. David'in cevabı, bu felsefi ilkeyi "yeniden yorumlayarak" veya "açıklığa kavuşturarak" Clara'nın bu zorluğunu gidermeye çalışmalıdır. Clara'nın son cümlesi, "Bu düşünmek için yardımcı bir yol" diyerek bu açıklamayı anladığını ve bu sayede felsefenin "pasif veya duygusuz olmak" anlamına gelmediğini fark ettiğini belirtiyor.
Clara (Problem): Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmekte zorlanıyorum.
David (Boşluk): Bu "kabul etme" fikrinin ne anlama geldiğini yeniden açıklamalı.
Clara (Anlayış): David'in açıklamasının "yardımcı" olduğunu ve felsefenin "pasif olmak" anlamına gelmediğini anladığını söylüyor.